Professional Documents
Culture Documents
Balkı Şafak
N. Serpil Altuntek
ANTROPOLOJİ
KURAMLAR, KURAMCILAR
¥
Sibel Ö z b u d u n - B alkı Ş afa k - N .S erp il A ltu n te k
H a c e tte p e Ü n ive rsitesi A n tro p o lo ji B ö lü m ü Ö ğ retim E lem anlarıdır.
CD D ipnot Yayınları
© Sibel Ö zbudun - Balkı Şafak - N Serpil Altuntek
Baskı: m 3 1 matöaaciLiK
Basım Yayın Tanıtım Tie San.Ltd.Şti.
GMK Bulvarı Akyol İşhanı 23/32 Maltepe/Ankara
Tel: 0312 229 15 02pbx • Fax : 0312 229 98 88
Dipnot Yayınları 3
Kuranı Dizisi 2
l . Baskı 2005
G enişletilm iş 2. Baskı O cak 2007
ISBN: 975.9051.02
İK İN C İ B A SK IY A Ö N S Ö Z ............................................................7
G İ R İ Ş ...................................................................................................... 9
1. Antik G rek ve Konu Dünyası........................................................11
2. Ortaçsığ................................................................................................14
3. Fetih Yazını........................................................................................ 16
4. Antropolojik P aradigm alar............................................................ 18
I. B Ö L Ü M ............................................................................................21
E V R İM C İL İK ................................................................................... 21
1. 1. Ahlak Felsefesi.............................................................................. 22
I. 2. Doğa Tarilıi: Biyolojik Evrimde Ö n c ü le r............................... 28
I. 3. Biyolojik Evrim den Toplumsal Evrime:
H erbert Spencer (1820-1903)............................................................. 31
I, 4. Sosyal/Kültürel Antropolojide Evrim ciler.............................. 35
/. 4. I. H enry J. S. M aine 11X22-1X88)......................................................35
/ 4.2. Johanıı Jacob Bachofen ( I XI 5- I 8X7) ............................................. IX
I. 4.5. John Ferguson M cLennan ( I 827- 1X8I ) ........................................45
I. 4. 4. Lewis H enry M organ ( 1X18- 1X8/ ) ............................................. 44
/ 4. 5. E dw ard B unieii T ylor 1 1X52-1917)...............................................54
/ 4. 6. Totem izm T anışm aları: M cLennan. Robertson Smith.
Frazer. F reud.....................................................................................................59
MARKSİST A N TR O PO LO Jİ.........................................................211
VII. 1. Sosyal 1!ilimlerde K riz..........................................................211
VII. 2. Fransız Yapısal M arksizm i................................................. 218
VII.2 . 1 A krabalık Ü zerine Yapısal-M arksist T artışm alar. ..............229
VII. 3. Yapısal M arksizıne M arksist İtirazlar..............................231
VIL 4. M arksist Antropoloji ve K öylülük.................................... 233
VII. 5. Siyasal İktisat ve Küreselleşme K u ra m ı...........................234
V III. B Ö L Ü M .................................................................................. 239
B İL İŞ S E L A N T R O P O L O J İ...................................................... 239
VIII.1. Etnobilim ve Etnografik A nlam bilim ............................... 243
VIII. 2. Klasik Kormel Analiz T ek n ik leri..................................... 247
VIII. 2. 1. Bileşen A n a lizi............................ 249
VIII. 2. 2. Taksonom ik A naliz......................................................................251
VIII. 3. Prototip Kuram ı ve Şema K uram ı................................... 253
VIII. 4. Uzlaşma A n a liz i................................................................. 259
VIII. 5. Folk M odelleri / Kültürel M odeller..................................262
VIII. 6. K arar M odelleri...................................................................264
VIII. 7. Söylem A nalizi......................................................................269
VIII 7. I. A nlan A n a lizi.........................................................•.....................273
VIII. 8. D eğerlendirm e......................................................................275
IX. B Ö L Ü M ......................................................................................277
S İM G E S E L V E Y O R U M S A M A C1 A N T R O P O I.O JÎ.... 277
IX. 1. Terminoloji ve K avram lar..................................................282
IX. 2. Victor T u rn er (1920-1983)................................................. 284
IX. 3. M ary Douglas (1921- ).........................................................289
IX. 4. David Schneider (1918-1995)............................................. 295
IX. 5. M arshall Sahlins (1930- ) ....................................................299
IX. 6. Yorumsamacı Antropoloji ve Clifford C eertz.................. 307
X. B Ö I.Ü M ........................................................................................ 321
F E M İN İS T A N T R O P O L O J İ ................................................... 321
X. 1. Antropolojinin Ö ncü Fem inistleri...................................... 323
X. 2. M argaret M ead (1901-1978).................................................. 325
X. 3. E rilm erkezcilik.......................................................................... 331
X. 4. Toplumsal Cinsiyet: Kültürel/Simgesel İnşa vc
Toplum sal İlişkiler Sistemi...............................................................336
X. 5. Yapısalcı Yaklaşım: Slıcrry O rtn e r................................... 337
X. 6. Psikolojik Yaklaşım: Nancy C hodorow ............................339
X. 7. Kamusal Alan - Kv-içi/Özel Alan (Sosyolojik Yaklaşım):
Michelle Zimbalist Rosaldo ve R avna Rapp Reiter....................342
X. 8. M arksist Yaklaşım: Friedrich Engels,
Eleanor Leacock ve K aren S acks................................................... 346
X. 9. Toplumsal Cinsiyet: Farklılık, Aynılık, Ö tckilcştirm e 351
X. 10. Düşünümscl Y aklaşım ........................................................354
X. 11. Söylem A nalizi........................................................................ 356
X I. B Ö L Ü M ......................................................................................359
P O S T M O D E R N A N T R O P O L O J İ.......................................... 359
XI. 1. Post-yapısalcılar.......................................................................360
XI. 2. Postm odernizm ........................................................................366
XI. 3. Antropolojide Postm odernizm .......................................... 369
XI. 4. Küreselleşme ve A ntropoloji............................................. 379
K A Y N A K Ç A ....................................................................................383
Türkçe Antropolojik K aynaklara İlave.........................................393
Türkçe Antropolojik K aynaklar .................................................. 394
İK İ N C İ BASKIYA Ö N S Ö Z
7
A N T R O P O L O Jİ
D r. S ib e l Ö z b u d u n
D r. B a lk ı Ş a f a k
D r. IS. S e r p il A ltıın te k
A n ka ra , E y lü l 2 0 0 6
8
GİRİŞ
9
an tr o p o lo ji
10
K uram lar. K uram cılar
1. A n tik G re k ve R om a D ünyası
Antik Grek dünyasının ilk filozofları, T h ales (yak). İÖ 640-
546): A n a x in ia n d ro s (vaki. )Ö 622-547); E m pedocles (yakI.
İÖ 490-430) ve D em o crito s (vaki. İÖ 460-370) kozm osun ve
insanın oluşum una ilişkin sorular sorup yanıtlar getirirken, m ito
lojik düşünceden kopuşu sergilem ekteydiler. Bu Socrales-öncesi
filozoflar, insanın sonradan bozunum a uğradığı mitik bir “Altın
Çağ" varsayım ına karşı, doğal güçlerin, anlaşılm ası olanaklı ve
iyiye doğru ilerleyen devinim i üzerinde durm aklaydılar. B öyle
likle. Batı düşünsel geleneğinin m addeci-evrim sel dalının da to
hum lanın atm aktaydılar.
Antropoloji tarihinin en çok ilintilendirildiği tarihsel figür
lerden biri olan H alikaroassoslu H ero d o to s (yakl. İÖ 484-
425) ile başlatılan gezi yazıcılığı, disiplinin tarihiyle ilgili pek
çok kaynakta işaret edilen bir "başlangıç" noktasıdır. Grek
11
A N l K O l 'O l n J l
" iilk i ui n '(«-'Mi to 1çevresel pek çok diyarı gezen Hcrodotos, görüp
ıluyduklıtı ıııa İlişkin, geniş bir yazıtı bırakm ıştır çağdaşlarına ve
ıılıltllıınıııı. (Isiellk HerodolosTııı “ctnogratY’si. pek çok izleyici
sine göre, beliıgiıı bir "nesnellik" kaygısını duyum satm aktadır.
I IltihIo İos öncellerine (örneğin H o m e ro s'a ve H esio dos’a) karşı
keslıı bir eleştirellik içerisindedir; onları "uydurm acahk' hı su ç
lamaktan sakınm am aktadır (Hcrodotos II; 3: TV: 8. 36). İnsanlar
(ve kültürleri) arasındaki farklılıkları, iklim, coğrafi koşullar vc
başka doğal nedenlerle açıklam a eğilimindedir.
Y inede Hcrodotos. kendisini, antropolojik literatürün günüm üz
de dahi sıkça eleştirildiği, etnik-merkezcilikten kurtaramaz. Grek
aikomene'sim n saçaklarına doğru ilerledikçe betimlediği halklar ve
kültürler daha groteskleşmekte. daha yabansılaşnıaktadır.
G erçekte tüm bir Antikite ve crkcıı-gcç ortaçağlar, giderek
R önesans vc A ydınlanm a literatürü, "ö le k f'n c "bcn/bız" için
olum lu ya da olum suz bir "paradigm a” (örnek) olarak başvur
makla m alûldür. “ Y abancı”lar, kendileri için tanınm ayı, anlaşıl
mayı hak eden "kişi” ler değil, "bi/.” iın kendim izi tanım am ız ve
ya adetlerim izin, uygulam alarım ızın, inançlarım ızın, kuruluları
mızın vb. ne denli iyi, doğru, haklı, ileri, "İnsanî” vb. ya da ben
cil. bireyci, yıkıcı vb. olduğunu ölçm em iz için yüzüm üze tutul
m uş aynalardır. “Ö lckilcr"e ilişkin anlatılar, bu nedenle, "b ilim
sel” olm aktansa "ahlaksal": analitik olm aktansa "şey]eştirici"dir
(Özbudun 2003a: 57-94). Hcrodotos da. tüm nesnellik iddialarına
karşın, kendini bu eğilim e kaptırm azlık ed em em ektedir'
Ancak etnik-m erkezcilik. Hcrodotos sonrası anlatılarda,
çok daha belirginleşir: K nidosdu C tesias, S traborrun eleştirdi
ği M eg asth en es ve Romalı tarihçi yaşlı P lin iu s'u ıı "grolesk"i.
llcro d o to s’a rahm et okutturacak niteliktedir.
13
A \ !l l « )!'<)!.0.1!
2. O rta ç a ğ
Erken ortaçağ A vrupası düşüncesine dam gasını vuran en
önem li figür, hie kuşku yok ki. Kuzey A frika'da Hippo pis
koposu A ziz A u g u stin u s ’dur (354-430). Aziz A ugustinus,
Tanrı'ııııı yetkin, insanın ise doğası itibariyle günahkâr olduğunu
v a ’/etm ekleydi. K ozm os ve insan uyum içinde değildi. İnsan
ların kozm osu ya da onun yaratıcısı kadir-î m utlak, bilinem ez
T a n rf yı incelem esi nafile bir çabaydı. İnsanın bilmesi ve yapm a
sı gereken her şey. Kutsal K itap ’ta yazılıydı. Aziz A ugustinus,
aynı zam anda, devrî değil doğrusal, ulusal değil evrensel bir tarih
fikrinin yaygınlaştırılm asında birincil bir rol oynam ıştır.
Öte yandan. Avrupa popüler kültürü. Klasik ve Geç
A ntikite'nin terörü o 'sim ortaçağa taşıyan ve grotesk ülkelere
ilişkin grotesk anlatılarla dolu W onders o f the East (D oğu’nun
H arikaları)’deki im gelem in kuşatm ası altındadır. “Yabandom u-
7.U dişli, öküz kuyruklu, d ev e ayaklı kadınlar” , “ başı olm ayan,
göz ve ağız.ları göğüslerinde, yarı belden aşağısı eşek biçimli in
sanlar”, “yabancıları kendi adlarıyla çağırıp cezbeden, ardından
da oturup afiyetle yiyen, sonra oturup başında ağlayan yarı-kahin
yarı-insaıı yaratıklar” ... A ugusünus'un deyişiyle “b iz e T a n rı’ııııı
K ıyam et G ünüm de ölülerin bedenleriyle kendisini engelleyen
hiçbir doğa yasası, hiçbir güçlük olm aksızın bildirdiği lıcr şeyi
yapacağını gösteren6” (C am pbell 1988: 77) paradigm alardır.
14
K uram !ur, Kıtranu tlıir
15
A N T R O P O L O Jİ
3. F etih Y azını
16
K uram lar, K uram cılar
7 Bıı tema. 18. yüzyılda her ikisi de yargıç olan James Bum etı (Lord M oıı-
boddo) ile Henry Home (Lord Kam os) arasındaki ' m onojcncz-polijcncz'' tartışma
sında klasik biçim ini alacaktır. K aıııes. kültürel farklılıkların yeryuzüııdckj popülus-
yonlatııı ayn tiirlcr olarak görülm esini gerektirecek kadar büyük olduğunu ve yerli
Amerikalıların b iyolojik açıdan AvrupalIlardan aşağı olııp. Avrupa kültürünü ed in
m eye yetili olm adıklarım savunarak "polijenez" kuramım formüle ederken, kimi
yeıji dilleri ile Bask dili ve İskoç G aelic'i arasında benzerlikler olduğunu ileri süren
Moıı boddo ise. yerlilerin insan soyunun tam ve yetili üyeleri olduğunu savunmakta,
böylelikle ‘'monojenistler” in öncülüğünü Üstlenm ekleydi. M oııboddo'nıın “insan"
kategorisi Afrika vc A sya orangutanlarını kapsayacak ölçüde gen işli (Barnard 2001:
1 9 -2 0 ).
8 Bu son soru, özellik le K ilise açısından önem taşım aktaydı. Yerliler (özel
likle Amerika yerlileri) eğer öne sürüldüğü iizere ancak AvrupalIların doğal k öle
leri olm aya layık, veıkin olm ayan insanlar ise, özgür iradeden yoksun sayılmaları
gerekecekti ki, bu durumda onları H ıristiyanlaştıım ak, aralarında m isyonerlik ça
lışmaları yapmak, anlamsız! aşacaktı. Bu koııııda İspanyol ilahiyatçıları arasındaki
lartışıntılar için bkz. Akal (1997).
17
A N T R O P O L O Jİ
4. A n tro p o lo jik P a ra d ig m a la r
İlerideki sayfalar, bize antropolojik kuram ların, ipuçları top-
lum sal-fclscfi tarih içinde yatan bir dizi tezat içerisinde yerleşti
ğini gösterecektir. Bu tezatları şöyle sıralayabiliriz:
1. İ'oplıon-Kitlııir: ABD antropolojisi. Boas’a bağlanan gele
neği ve pratik olarak kıtadaki, yitip gitm ek üzere olan yerli kül
türlerin "kayıt altına'’ üzerine yerleşm esiyle, daha çok paylaşılan
inanç sistemleri, değerler, fikirler, mitoslar, gelenekler, toplumsal
ürüntülerin gerisinde yatan içsel mantık gibi ‘‘zihinsel" görün
güleri kapsayacak tarzda tanımlanan "kültür" üzerine odaklanır
ken, söm ürgecilikten kaynaklanan pratik gereksinim lere dayanan
Britanya antropolojisi, "toplum ” (vc "toplum sal yapı", “toplum
sal sistem ", "toplum sal örgütleniş” vb.) üzerinde durmakladır.
ABD antropolojisinin kültüralist yönelişi, sosyal bilimci Talcotl
P aısons'un 1950’ii yıllarda toplum bilimleri arasında toplumsal
alanı sosyoloji, tinsel alanı psikoloji ve kültürü de antropolojinin
konusu olarak tesis eden işbölümü ile daha yerleşikleşm iş gözük
mektedir.
18
K im tınlar. Kıt r a m a la r
19
A N T R O P O L O Jİ
6 6
20
I. B Ö L Ü M
E V R İM C İL İK
21
A N T R O P O L O Jİ
I. 1. A h lak Felsefesi
Antropolojinin kökeni, en azından “ethos’’ düzlem inde Batı
A vrupa’da sosyal bilim lerin bir ön evresini oluşturan “Ahlak F el
sefesi” ile bağlantılandırılabilecektir.
17.-18. yüzyılın Avrupalı hukukçu ve filozofları, gezginlerin
anlatılarının ötesine geçebilen ilk anlatıları sunarlar. İlgileri genel
likle birey-toplum, yönetilenler-yöneticiler, halklar-uluslar arasın
daki sözleşm eler üzerinedir.
Örneğin, HollandalI hukukçu H ugo G ro tiu s Paris’de sürgünde
kaleme aldığı De ju re belli ac p a cis ()6 2 5 )’inde ulusların, Doğa
Y asası’na tabi daha geniş bir ulus-aşırı toplumun m ensupları ol
duğunu belirmektedir. Öncellerinin insan toplumu için teolojik bir
temel aram alarına karşın, Grotius, toplum un temelini, insan türü
nün toplumsallığında arar; bireylerin ve toplundann davranışını
yöneten aynı doğa yasalarının, savaş ve barış zam anlarında top
lum lar arasındaki ilişkileri de yönettiğini savunur. Yazıları ulusla
rarası ilişkiler konusunda bir köşctaşı oluşturmanın yanı sıra, in
san toplumunun doğası konusundaki antropolojik spekülasyonun
d a şafağına işaret etm ektedir (Barnard 200: 16).
22
K uram lar, K uram ı ttar
23
A N T R O P O L O Jİ
24
K uram lar, K ura m cıla r
10 Hriksctı ve NicKcn (2 0 0 1: 11). M on tesq u ieu 'nün “çokeşlilik, yam yam lık,
paganizm, k ölelik ve diğer barbarca adetlerin, bir bütün olarak toplum içinde yerine
getirdikleri işlevlerle açıklanabileceği" yolundaki görüşünü, “ön -işlevsclci" olarak
nitelemektedir.
25
A N T R O P O L O Jİ
26
K uram lar, K uram cılar
27
A N TR O P O LO Jİ
12 V ico, itim coplumlantı tiç evreden geçtiği evrensel bir toplum sal gelişm e
modeli kıırgulamışlı: I) ‘T aunlar Çağı" doğaya tapınma ve ilkel toplum sal yapılarla
belirlenm ekteydi 2) 'Kahramanlar Çağı', büyük toplum sal eşitsizlik ler nedeniyle
yaygın toplum sal huzursuzluklar dönem iydi. .3) "İnsan Ç ağı’ ise. aklın yönetim inde
ki bir g eleceğ e iyaret etm ekteydi (Eriksen ve N ielscn 2001: 10).
28
K uram lar, K uram cılar
29
A N T R O P O L O Jİ
_30
Kuranılıır. K uram cılar
rm belirli bir çevreyle baş etm ede etkili olduğunu belirtir. Ç ev
reye uygun özellikler taşıyan bireyler daha fazla hayatta kalm a,
dolayısıyla bu özellikleri yavrularına aktarm a şansına sahiptirler
(ıcinsel seçilim). Dolayısıyla D a w in 'e göre, fizyoloji, davranış
ve çevre arasındaki ilişki kim lerin hayatta kalıp uyumsal özel
liklerim gelecek kuşaklara aktarabileceğini belirlem ektedir. Göç
ya da çevresel değişim , yeni bir seçilim sürecini tetikleyerek tür-
leşmeyi sağlayacaktır; böylelikle m evcut türsel çeşitlilik, farklı
ekolojik çevrelerin seçici baskısının ürünüdür.
31
A N T R O P O L O Jİ
32
K uram lar, K uram cılar
ü » tüt
33
A N T R O P O L O Jİ
34
K uram lar, K uram cılar
35
A N T R O P O L O Jİ
36
K uram lar, K uram cılar
37
A N T R O P O L O Jİ
« 0 6
sonradan pişm anlığını, bir mektubunda "iktidar sahibi olm a ve benim sediği siya
salara gerekçeler bu lm a'n m M ain e’in karakteri olduğu ifad esiyle d ile getirdiğim
aktarmaktadır. Marx ise, Vera Z assoulitch’e yazdığı 8 Marl 1881 tarihli mektupta,
şu ifadeyi kullanmakta: “İlkel toplulukların, burjuvalar tarafından kalem e alınm ış
tarihlerini okurken dikkatli olm ak gerek. Yanlışlar dnünde dahi gerilem iyorlar.
Örneğin. Hindistan kom ünlerinin yıkımı görevinde İngiliz hüküm etinin ateşli bir
işbirlikçisi olan Sir Henry M aine, ikiyüzlüce b ize hükümetin kom ünleri desteklem e
yolundaki bütün çabalarının İktisadî yasaların kendiliğinden kuvveti karşısında boşa
çıktığım anlatır" (E n gels 1975: 330).
38
K uram lar, K uram cılar
dilbilim inden geçm esi (B achofen 1997: 30), görüşlerine dam ga
sını vurmuş gözükm ektedir. A nalık hukukunun babalık hukuku
nu, anaerkinin ise ataerkini (Patriarchat) öncelediği tezini işledi
ği Das M utterrecht’i (A nalık H ukuku - 1866) hukuk tarihinden
çok, dilbilim ve m itolojinin verilerine dayanm aktadır. Politik
kaygıları öne çıkan, pragm atik yönelim li M ain e’in tersine, B ac
hofen, herşeyden önce bir klasikçi ve bir yazın insanı kim liğiyle
karşım ıza çıkm aktadır:
Eski dönem lerin sanatı duygularım ızı, hukuk bilim iyse
aklım ızı klasik dönem uygarlıklarına çeker. Bu ikisi ancak birlik
içinde olursa uyum lu bir zevk verir ve insan ruhunun iki yarısını
d a doyurur. Sanat yapıtlarına ilgi gösterm eyen dilbilim cansız
bir iskelet olarak kalır” (B achofen 1997: 36).
Yapıtı, ağırlıklı olarak sim ge çözüm lem eleri ve psikanalize
dayanan yazar, otobiyografik notlarında, içgörü, sezgicilik, hatta
ilahî esinin kendisi için yol gösterici olduğunu kabullenir. A n
cak, m etafizik ve gizem cilikle arasına m esafe koym ayı da ihm al
etm ez. Bunun yolu, eski çağ insanlarının düşüncelerindeki tem el
güdücünün din olduğunun kabulü ve onların zihniyetiyle em pati
kurm aktır:
Artık hangi tehlikelerle kuşatıldığım ı çok iyi biliyor
dum . D oğaötesi yollara sapabilir ve doğru yolu sonsuza kadar
gözden kaçırabilirdim . Bu uzun döııüp dolaşm alar beni H usch-
k e 16 türünden düşlem lere sürükleyebilirdi. Böyle şeylere karşı
son derece sağlıklı bir ruh yapısına sahip olduğum için tanrı
m a şükrediyorum . Ben farklı bir çözüm buldum . O günden bu
yana bütün eskiçağ düşünüş ve yaşam biçim inin dinsel tem eli,
bana yolgösteren düşünce oldu. Hiç kuşkum yok ki, birçok k i
lidi açan anahtar, işte buradadır. H atta bazen bu yolun sonunda
insanlarla ilgili düşünlerin tanrısal ve ölüm süz anlam ındaki bir-
şeylerin tanrısal bir esinle bana açıklanacağı kanısına kapılırım .
A ristoteles’in, benzer olanların yalnız benzerler tarafından kav
ranabileceği sözü doğruysa, o zam an tanrısal olan da, kendini
39
A N T R O P O L O Jİ
40
K uram lar, K uram cılar
41
A N T R O P O L O Jİ
O 6 0
42
,
K u ra m la r K ura m cıla r
18 K ız çocukların öldürülm esi B n tın yalı söm ürge yetkilileri tarafından ilk
kez K uzey Hindistan'daki yüksek kast gruplan arasında gözlem len m iş v e olgu M c
Lennan itirafından genelleştirilm iştir.
43
A N T R O P O L O Jİ
44
K uram lar, K uram cılar
M organ’ın üzerinde, kendisi dinle fazla ilgili olm asa da,20 kölelik
karşıtı, dem okratik, yararcı-liberal yönelim li A B D ’deki Kuzey
Presbiteryen (Kalvinist) K ilisesi çevresinin yoğun etkisi gözlem
lenm ektedir.
Kuzey Presbiteryenler. T an rf nın insanları farklı türler halinde
yaratıp her birini farklı bir yazgıyla donattığını ileri süren polije-
nist Güney Presbiteryenlere karşı, insan türünün kökenscl birliği
ni öngören, ve gerek Kutsal Kitap, gerekse Amerikan Bağım sızlık
B ildirgesi’yle daha uyumlu buldukları D arw in’ci görüşleri savun
maktaydı. Bir kayıtla: D arw in’in türlerin birbirine dönüşebilirli-
ğine ilişkin görüşleri, Kutsal K itap’ın Tekvin b a’bıyla açık bir
çelişki içindeydi ve hiçbir Hıristiyan tarafından kabul edilemezdi.
Bu bakım dan, 1860’lı yılların biyologlarının büyük bölüm ü, tür
lerin sabit olduğu, hatta ayrı ayrı yaratıldığını savunan C uvier’ci
görüşten21 yanaydılar. Bir biyoloji amatörü olan M organ da bu
akım ın dışına çıkabilmiş değildir; biyoloji üzerine denem elerin
de, C uvier’ci görüşleri ve insan türünün ay n yaratıldığına ilişkin
inancını dile getirdiği görülm ektedir (K uper 1988: 45).
Ne ki, türlerin ayrı yaratıldığına ilişkin inanç, tür-içi gelişme
fikrini dışlamaz. Presbiteryen görüşlerden kalkman bilimciler, her
bir türün belirli bir ekolojik ortama uygun olarak yaratıldığı ve İlahî
irade doğrultusunda zaman içinde açımlanan bir iç gelişim potan
siyeli sergilediği düşüncesindeydiler; üstelik bu, Kuzey Presbiter
yenler için, Bağımsızlık Bildirgesi’nde ifadesini bulan yetkinleş
meye doğru bir ilerleme anlamını içeriyordu (Kuper 1988: 43-46).
20 'M organ'm tarih görüşü m ateryalistse de, kendisi ( ...) sözcüğün tam an
lam ıyla m üm in biriydi. Dünyayı ve dünya işlerini kurgulamış bir Tanrt olduğuna
inancı tamdı. Bilim adamına düşen iş ise. bu Tanrısal kurgulamanın yasalarını an
lamak. bulmak, ortaya kuymaklı. Ama karısının çok üzülm esine karşın, sonradan,
hayatının ileri yaşlarında arasını düzeltm ek için başarısız bir girişim de bulunduğu
k ilisey e hiç ısınam amıştır. D in sel tören ve ibadete karşı kuşku duym uş, ilkel dine
karşı tutumu ethnocentric (ctnik-m erkezci) ise de ( ...) , kendi kültüründeki dinsel
fanatiklik saydığt şeylere karşı da aynı olu m su z yargılarda bulunmaktan çek in m e
miştir" |E. Burke-Leaeock. '‘Birinci K ısım İçin Giriş", M organ (1986: 46) içinde.].
21 C uvier ile Lamarck'ın görüşlerinin özlü ve çarpıcı bir karşılaştırm asıiçm
bkz. O. Badou. Hotanto VeııüsiL Epsilon Yayınları, İstanbul 2003: 115-139.
45
A N T R O P O L O Jİ
46
K uram lar, K uram cılar
47
A N TR O P O LO Jİ
48
K uram lar, K uram cılar
25 D arw in'in bıı yapıtı. İnsanın Türeyişi b aşlığıyla Türkçe'ye çevrilm iştir
(B kz. Darwin 1975).
49
A N T R O P O L O Jİ
26 Bu kitabın tam m etni, Eleanor Buı ke L eacock 'un açık layıcı not ve y o
rumlan ve Unsal O skay'm çevirisiyle Paycl Yayınları tarafından iki eill halinde
Türkçe'de yayınlanmıştır. Bkz. M organ (1 9 8 6 ve 1987)
50
K uram lar, K uram cılar
II. Barbarlık
a) Alt Barbarlık: Çömlekçilik sanatıyla başlayıp. Doğu yarı
kürede hayvanların evcilleştirilmesine, Batı yarıkürede ise mısır
ve diğer bitkilerin ekilmeye başlanmasına, sulamalı tarıma ve
kerpiç evlerin yapımına dek sürer. Missouri nehrinin doğusun
daki kabileler ile, Avrupa ve Asya’nın, çömlekçiliği bilen, ancak
hayvan yetiştirmeyen kabileleri bu evrede yer almaktadır.
b) Orta Barbarlık: Doğu yarıkürede hayvancılık, Batı yarıkü
redeyse sulamalı tarım, mısır yetiştirilmesi ve kerpiç mimarîy
le başlayıp, demirin ergitilmesine dek sürer. New Mexico’daki
yerleşik köylerde yaşayan yerliler, Meksika, Orta Amerika ve
Peru’nun yerleşik yerlileri, Doğu yarıkürenin hayvancılık yap
makla birlikte demir kullanmasını bilmeyen toplulukları bu ev
reyi temsil etmektedir.
c) Yukarı Barbarlık: Demir imaliyle başlayıp fonetik alfa
benin bulunuşu ve yazının kullanılmaya başlamasına dek sürer.
Homeros çağının Grek kabileleri, Roma’mn kuruluşundan ön
ceki İtalyan kabileleri ve Sezar dönemi Cermen kabileleri ile
temsil edilir.
III. Uygarlık
Fonetik alfabe ve yazının kullanıma girmesiyle başlayan uy
garlık evresini Morgan Eski ve Modem olmak üzere iki döneme
ayırmaktadır (Morgan 1986: 77-79).
M organ, “E tnik dönem leri” ve bunlara denk düşen geçim tarz
larını anlattığı I. Kısım m ardından, II. Kısım da, yönetim fikrinin
gelişim ini, A vustralya, Iroquois, Aztek, G rek ve R om a örnekleri
üzerinden izler. M organ’m yönetim evrimi şem ası, gens -* fratri
-* kabile -» kabileler federasyonu -* devlet sıralam asını izle
m ektedir.
Ancient S o ciety'nin III. Kısm ı, aile fikrinin gelişim ine ayrıl
m ıştır ve M organ burada System s o f Consanguinity! and Affinity
o f the H um an F a m ily'A t geliştirdiği fikirleri özetlem ektedir.
“Morgan’m incelediği aile kuruntunun aşamalarının ilki, ör
gütlü ilk aile olan “kany akın lan” (kandaş y.n.) ailesidir. Bunda
51
A N T R O P O L O Jİ
52
K uram lar. K u ra m cıla r
53
A N T R O P O L O Jİ
29 T ylor’un M eksika dönüşü yayın lad ığı gezi n otlan Anahuut. Mexico and
the M exicans: A ncient aııd M odern (Anahuat. Kadim ve M odem M eksika ve Meksi-
54
K uram lar. K uram cılar
55
A N T R O P O L O Jİ
56
K uram lar, K ura m cıla r
57
A N TR O P O LO Jİ
işlem eyen bilim dir: “Büyü ile bilim arasındaki fark, aralarında
kurulan bağın öznel ve sim gesel olduğu olgular arası ilişkiler ile
bu bağın nesnel ve nedenselliğinin de deneylerle kanıtlanabilir
olduğu olgular arası ilişkilerin farkıdır” (M orris 2004: 166).
N ihayet, T ylor’un ayırt edici bir başka yönü de, geçmiş inanç
ve pratiklerin, özgün bağlam larını yitirdikten sonra da, varlıkla
rını kalıntılar olarak sürdürdükleri, yeni biçim lerle kaynaştıkları
nı öne süren “kalıntılar k u ra m f’dır:
“ D ünya uygarlığının izlediği yolların izini sürm em ize yar
dım cı olan ipuçları arasında, ‘k alın tılar’ terim ini kullanm ayı
uygun bulduğum , büyük olgular sınıfı yer alm aktadır. Bunlar,
alışkanlık zoruyla, toplum un, özgün yuvalarınkinden farklı olan
yeni durum una taşınm ış süreçler, adetler, görüşler v b .’dir ve
böylelikle, kültürün, içinden yeninin geliştiği d ah a eski durum u
nun kanıt ve örneklerini oluştururlar” (T ylor, M cG ee & W arm s
içinde, 1996: 35).
T ylor bu savı, dönem in K atolikler ile Protestanlar ve Protes
tanlığın “ ritüalist” ve (Q uaker’larin dahil olduğu) “anti-ritüalist”
kanatlan arasındaki kurban tartışm alan bağlam ına yerleşm ekte
dir (K uper 1988: 80). Kurban adetini anim istik inançların, izleyen
bağlam lara uyarlanm ış bir “kalıntı” sı olarak değerlendiren Tylor,
böylelikle “ritüalist” kanadın tezlerinde bir gedik açmaktadır.
G erçekte, T y lo r’un Prim itive C ulture’da ifade ettiği görüşler,
özgün b ir bütünlük oluşturm aktansa, L ubbock’un teknolojik ev
rim, M ü ller’in dillerin evrim i, C om te’un da dinlerin evrimi ko
nusundaki görüşlerinin bir sentezini oluşturduğunu ileri sürmek,
abartı olm ayacaktır. T y lo r’un belki d e en özgün yanı, A B D ’li
antropoloji çevrelerinde halen geçerli kabul edilen “Kültür” ta
nım ıdır: T eknoloji, m itoslar, dil ve inancın birliği öte yandan
T y lo r’un antropolojinin m etodolojisine katkısı, kayda değerdir.
Farklı kültürel görüngüler arasındaki korelasyonları araştırarak
bunlar arasındaki ilişkileri sergilem esi ona, antropolojide istatik-
sel korelasyon yöntem ini ilk kullanan araştırm acı payesini kazan
dırm ıştır. Tylor, böylelikle örneğin, anayerli lanayonlu toplum sal
58
K uram lar, K ura m cıla r
59
A N T R O P O L O Jİ
R eview ' da yayınlanan ‘The worship of anim als and p lants’ (B it
ki ve hayvan tapım ı) başlıklı makalesinde M cLennan, T y lo r’un
form üle ettiği anim istik inançların, ‘totem izm ’ adını verdiği dine
yol açtığını söylem ektedir. İnsan, kendinde varolduğunu kabul
ettikleri ruhsal gücü, doğal nesnelere de atfetm ektedir (fetişizm ).
M cLennan, totem izm i, fetişizm in her bir kabilenin özel b ir fetiş
le ayırt edildiği, anasoyundan kalıtım sal olarak aktarıldığı Öz.el
bir tipi saym aktadır. O na göre, bazı ilkel halklar, kendilerini to
tem leriyle aynı türe m ensup kabul ederler ve totem hayvan ya da
bitkisini (anasoyundan) ilk ataları sayarlar.
M cLennan böylelikle, özellikle A vustralya yerlileri arasında
üyeleri ortak b ir totem i paylaşan, dışevlilikçi, anayanlı genslerin
varlığını kanıtlam aya girişir. Bundan sonraki adım , totem izm in
izlerini O kyanusya, A m erika, giderek Sibirya, hatta H indistan’da
sürm ek olacaktır (K uper 1988: 83).
Ne ki, totem izm üzerine çalışm alarım tam am layam adan ölür.
Son yazıları, ölüm ünden sonra, The Patriarchal Theory (A taerkil
Kuram - 1885) başlığı altında kardeşi Donald M cL ennan tarafın
dan yayınlanacaktır. Donald M cLennan, bu kitap için kalem e al
dığı giriş yazısında, kardeşinin totem izm i dışevlilık ile ilintilen-
dirm eyi um duğunu ve totem izm in dışevliliği öncelediği kanısına
vardığını yazacaktır.
T otem izm in Eski A hit Y ahudileri arasındaki varlığını göster
me görevini ise, W . R obertson-Sm ith (1846-1904) üstlenir.
M cLennan ve F razer’in yakın dostu olan İskoçyalı ilahiyatçı
Robertson-Sm ith, 1870’de atandığı A berdeen’deki Ö zgür Kilise
Koleji İbranice ve Eski A hit kürsüsünde, K utsal K itap ’a eleştirel
yaklaşım lar sergilem esiyle dikkati çekm ektedir. Encyclopaedia
B ritannica' nm 1876baskısı için kalem e aldığı ve K utsal K itap’ın
m itolojik ve tarihsel unsurlardan çeşitli tarihlerde derlenm iş bir
anlatı olarak tanım layan m addeler, K ilise çevrelerince uyarılm a
sına yol açacaktır.
1879’da gerçekleştirdiği K uzey Afrika gezisi, görüşlerini
daha da netleştirm esine yol açar: Sina’da yaşayan B edevi Arap-
60
K uram lar, K ura m cıla r
61
A N T R O P O L O Jİ
62
K uram lar. K uram cılar
63
A N T R O P O L O Jİ
600
64
II. B Ö L Ü M
T A R İ H S E L T İK E L C İL İK ve
BO A SC I G E LE N E K
65
A N T R O P O L O Jİ
39 Bkz.Kupcr 1999:7.
40 ‘"Alan araştırmaları" Boas'dan ço k Britanya işlevsele ileri ve yapısal iş-
levseleileriııi etkilediğinden, hu alanın in celen m esi gelecek bölüm e bırakılacaktır.
66
K uram lar, K uram cılar
67
a n tr o p o lo ji
68
K uram lar. K uram cılar
II. 2. A ntropocoğrafya
“D ifüzyonist” nitelem esini hak eden ilk ekol, antropocoğraf
ya, A lm an-A vustuıyalı coğrafyacıların çalışm alarıyla gelişm iş
tir. Bu bakım dan Alman antropo-coğrafyacısı F rie d ric h R atzel
(1844-1904) ilk difüzyonist sayılabilecektir. Zooloji öğrenim i
görm esine karşın coğrafyaya yönelen Ratzel, antropo-coğrafya
adım verdiği disiplinin kurucusudur.
D ünya bölgelerinin haritalandınlm ası ile göç ve difüzyon yol
larının araştırılm ası konusunda çalışan Ratzel, B astian’ın psişik
birlik yaklaşım ına karşı çıkm akta ve kültürel benzerlikleri kültür
tem aslarıyla (göç dahil) açıklam aktaydı. K ültürün tekil nesnele
rinin yayılm asını tem asla, birbirleriyle ilişkili özellik ve kurum -
lardan oluşan kültür kom plekslerini ise göçle açıklıyordu. Ünlü
örneği, A frika ve Yeni G ine’deki ok ve yayların benzerliğiydi,
tki bölge halkı arasındaki psikolojik benzerlikleri aralarındaki
tarihsel bağlara atfederken, kültürün kitlesel göçlerin yanı sıra,
zayıf halkların güçlüleree fethedilm esiyle geliştiğini söylem ekte,
böylelikle bir bakım a evrim ci düşünüşe yakın düşm ekteydi.
Ratzel, L eipzig’deki üssünden çok sayıda alim yetiştirm iş,
özellikle İngilizce’ye The History o f M ankind (İnsanlığın Tarihi)
başlığıyla çevrilen V ölkerkunde'si (3 cilt, 1885-88), T ylor üze
rinde çok etkili olm uştur. Djfüzyonizm ile Evrim cilik, bu bakım
dan birbirine zıt. ancak tam am layıcı perspektifler olarak anlaşı
labilecektir (B arnard 2001: 50).
Günüm üzde kültürel alan olarak adlandırılan yaklaşım ı ilk
dile getiren, olasılıkla Ratzel olm akla birlikte, kuram Leo Fro-
benius (1873-1938) tarafından geliştirildi. A frika kaşifi ve müze
etnologu olan Frobenius, birbiri peşisıra yerküreye yayılan ve
kendilerini önceleyen alanlarla örtüşen kültür alanlarını (örneğin
ok-yay kültürünün m ızrak kültürüyle Örtüşmesi) tanım ladığı ku
ramına kulturkreis (kültür çem beri) adını vermekteydi.
Ne ki, Frobenius, sonraları Alman ulusalcı rom antik ekolünün
volksgeist’ına yakın biT anlam yüklediği Paideum a (Gr. ‘eğitim ’)
kavramı üzerinde odaklaştıracaktır ilgisini. Paideuma ilkesine
69
A N T R O P O L O Jİ
70
K uram lar, K uram cılar
71
A N T R O P O L O Jİ
ça, tapınm aya bağım lılıktan, büyüye bağım lılığa geçer. Y oğun
tarım cıların İkinci Ç em beri’nde kutsal krallık, ardından da çok-
tanrıcılık ortaya çıkacaktır.
G örüldüğü üzere, Peder S chm idt’in dinler tarihi kurgusu, hem
evrim ci, hem de difüzyonist görüşlerden unsurlar barındıran bir
kurgudur ve dinin ilkel bir tektanrıcılıktan başlayıp, teknolojinin
gelişm esi ve toplum sal örgütlenişin karm aşıklaşm asıyla bundan
uzaklaştığını öne süren, dejeneraayonist kuram ların tipik bir ö r
neğini oluşturm aktadır.42
72
K uram lar, K uram cılar
73
A N T R O P O L O Jİ
74
K uram lar, K u ra m cıla r
75
A N T R O P O L O Jİ
76
K uram lar, K ura m cıla r
sında biçim lenm işe benzem ektedir. Bu seferinde Boas yerleşim leri dolaşarak Yerli
dillerinden derlediği m etinlerin transkripsiyonlarını çıkartacak, sanat ve zanaat ya
pıtları toplayacak, antropoıtıelrik ölçüm ler yapacak ve iskelet kal m tılan toplayacak
tır (Sanjek. 1996: 72).
77
A N T R O P O L O Jİ
49 Bun lar arasında The Social Orgemizaıian and Secret Societies ofK w uk iııll
Indians (Kwakmtl Yerlilerinin Toplum sal Örgütlenişi ve Gizli D em ekleri - 1897)
kabilenin genel bir betim lem esini, pek ço k m etin transkripsiyonunu. Kış Türeni
üzerine ayrıntılı bilgileri kapsamaktadır. Bu kitaba 19Ü 5-1935 arasında eklediği, ç o
ğunlukla KwakiutI m etinlerinden oluşan sek iz cilt, Levi-Sırauss’u n m itos analizleri
78
K uram lar, K uram cılar
79
A N T R O P O L O Jİ
lişe karşı kuram sal düzlem de bir savaş yürütm ekti. B oas’ın ö ğ
rencileri, her iki görevi de hakkıyla yerine getirecek, bir yandan
Kuzey A m erika yerli topluluktan üzerine ayrıntılı m onografiler
hazırlayıp kıtanın kültürel haritasını ayrıntılarıyla tesis ederken,
b ir yandan da M organ’m, birer kurgu olduğunu öne sürdükleri
belli başlı görüşlerine (anayanlılıktan atayanlılığa geçiş, sınıfla
yım ve betim leyici akrabalık term inolojisi, klan, vb.) karşı kararlı
bir m ücadele yürüteceklerdir. Bu m ücadelelerini yeni etnografik
araştırm alarının verileriyle desteklem ektedirler.
O O *>
80
K uram lar, K ura m cıla r
sel bir evrim le açıklam anın abes olacağına işaret etm ektedir.53
Boas, buna karşılık, saf bir tiim evarım cılığı (Harris 2001: 260-
261) savunm akta, tikel vak’alara ilişkin bulguların tek tek topla
nıp, Leslie W hite*ın deyişiyle, “yorum suz, okur için anlaşılabilir
kılınm alarına yarayacak en ufak bir m alum attan yoksun olarak”
(akt. Harris 2001: 261) derlenm esini öngörm ektedir.
• Kültürel adetler üç tem el perspektifle incelenm elidir: çevre
sel koşullar, psikolojik etkenler ve tarihsel bağıntılar. B unlar ara
sında en önem lisi, tarihtir. H er toplum , kendi tarihsel koşulları
nın özgül bir ürünüdür ve kültürel görüngüler ancak ait oldukları
toplum un tarihsel gelişim inin incelenm esiyle açıklanabilecektir
{Tarihsel tikelcilik)
• A ntropolojik çalışm alar, tarihöncesi, lingüistik ve fiziksel
antropolojik incelem eleri de kapsayan bütüncü bir yaklaşım la
yürütülm elidir.
• Alan araştırm asına vurgu: Boas, bir kültürün ancak dilinin
de öğrenilm esini kapsayan ve incelenen halkın içinde uzun süre
yaşam ayı gerektiren bir alan araştırm asıyla bilinebileceğini sa
vunm aktadır.
• Boas, her türlü sınıflandırm anın keyfî ve rastlantısal, dolayı
sıyla da göreli olduğu kavrayışıyla, gözlem cileri kendi kategori
lerini yerlilere dayatm aya karşı uyarm aktaydı. Bu hata, ancak bi
çim çeşitliliklerini ve çeşitliliğin nedenlerini açıklam aya yetecek
kadar aynntılı verilerin toplanm asıyla giderilebilirdi. Biçim lerin
karşılaştırılıp genelleştirilebilm esi için tarihsel olarak özdeş o l
dukları kanıtlanm ak, rastlantılar, nedensel bağıntılarla karıştırıl
mam alıydı.
53 Ne ki, B oas’dan çok farklı bir araştırma hattı izleyen Harris (2001: 250-
319). «.ma yönelttiği tüm eleştirilere karşın. B oas'ın “evrim karşıtı’’ olarak değerlen
dirilmesini hatalı, hatta sakıncalı bulmakladır. Harris'c (2001: 295) göre B oas'ın
karşı ç ık tığ ı," !) biyolojik indirgem ecilik; 2) kültürel paralellilik ve 3 ) evrensel iler
leme standard art" fikridir. " (...) B o a s’çılar m addeci, idealist ya da teisi doktrinler
den esinlenm elerine karşı belirgin bir kayıtsızlıkla, herhangi bir deterministik ilkeye
herhangi bir gönderme yapan, toplum sal-kültürel farklılıklara ilişkin bütün tutarlı
(yani eklektik-olm ayan) açıklamaları reddetmekteydiler" (Harris 2001: 296).
81
A N T R O P O L O Jİ
82
K uram lar, K uram cılar
83
A N T R O P O L O Jİ
84
K uram lar. K uram cılar
85
A N T R O P O L O Jİ
86
K uram lar, K uram cılar
12) Y abanıl denen, hayvan ile bilim sel olarak eğitilm iş insan
arasında bir geçiş değildir. ( ...) Tiim insanlar bütünsel olarak
uygardırlar. ( ...) Tarihçi için yüksek ya da aşağı uygarlıklar o la
m az.
87
A N T R O P O L O Jİ
58 T. Parsons’un The Social System (195 l)'in d cn aktaran: Kuper ( !999: 53).
59 B u tanımlar, altı kategori halinde toparlanm ıştır I . B ctim lcyici; 2. Tarih
sel; 3. Norm atif; 4. Psikolojik; 5. Yapısal; 6. G eneiik/ıürsel (Barnard 2(X>1: 102).
K uram lar, K uram cılar
89
A N T R O P O L O Jİ
90
K uram lar, K ura m cıla r
91
A N T R O P O L O Jİ
92
K u ra m la r, K ura m cıla r
64 Bıı. daha sonra, Cora D u B ois (1903- 1 99!) (aralından, belirli bir kişilik
yapısının toplumun bütün üyelerini karakterize etm ese de. en sık rastlanan kişilik
tipi olan ‘'modal kişilik" kavram ıyla ratine edilecektir.
93
an tro p o lo ji
94
K uram lar, K uram cılar
95
A N T R O P O L O Jİ
96
K uram lar, K uram cılar
« ö *
««O
97
m . BÖLÜM
İŞ L E V S E L C İ L İK v e Y A P I S A L İŞ L E V S E L C İL İK :
M A L I N O W S K I, R A D C L IF F E -B R O W N
ve D İĞ E R L E R İ
99
A N T R O P O L O Jİ
100
K uram lar. K ura m cıla r
101
A N T R O P O L O Jİ
* « e
102
K uram lar, K ura m cıla r
103
A N T R O P O L O Jİ
104
K uram lar, K ura m cıla r
105
A N T R O P O L O Jİ
106
K uram lar, K uram cılar
107
A N T R O P O L O Jİ
108
K uram lar, K u ra m cıla r
109
A N T R O P O L O Jİ
110
K uram lar, K uram cılar
T e p k ile r
B u y r u k la r
(K u r u m la r )
1. Üretim ve tüketim mallarıyla
ilgili kültür aygıtı kurulmalı,
1. Ekonomi
kullanılmalı, beslenmeli ve
yenilenmelidir.
K urum lar ise, çeşitli katm anlardan oluşm aktadır: ihtiyaç kar
şılayıcı faaliyet, toplum sal örgütlenm e ve m istik karakter.
“ K urum ” 73 kavram ı, M alinow ski’nin toplum kavrayışının te
melini oluşturur. G ereksinim ler, toplum sal faaliyetler, am aç, iş
lev ve toplum sal kurum lar M alinow ski’nin bütünleşm iş toplum
kavrayışında içiçe geçm iştir ve kurum lar, genel kültür kuram ının
anahtar birim ini oluşturur. K urum sallaşm ış insanlar, toplumsal
73 M alinow ski ‘‘toplumsa! kurum”u, “kültürün teerili” , en küçük kültürel
birim olarak lanı m lanı aktadır. Kendi sözcükleriyle kurum, “yalın ya da karmaşık bir
faaliyet hedefiyle birleşm iş; her zaman maddi donanım ve teknik gereçlere sahip;
dilsel olarak m itos, efsan e, kural v e atasözünde ifade ed ilen belirgin bir yasal ya
da örfi berata sahip; görevini ifa etm ek üzere eğitilm iş ya da hazırlanmış bir insan
grubu1- (M alinow ski 1961: 50) olarak tanımlamakladır.
111
A N T R O P O L O Jİ
112
K uram lar, K uram cılar
113
A N T R O P O L O Jİ
74 Durkheim'ın (1961: 62) din tanımı şüyledir: “'D in, kutsal şeylere, yani
a yn tutulan v e yasak addedilen şeylere ilişkin birleşik bir inanç ve pratikler dizisidir.
Bu inanç vc pratikler, kendilerine inananları lekil bir ahlaksal cem aat halinde bir
leştirmektedir." Yani, din -bireysel bir girişim olarak tanımladığı- büyünün tersine,
k o lek tif bir olsudur.
114
K uram lar, K uram cılar
115
A N T R O P O L O Jİ
116
K uram lar, K u ra m cıla r
olarak tanımlanabilir. Herhangi bir göriingii grubunun in celenm esinde o grup içeri
sinde evrensel olan yasaların k eşfedilm esini hedefleriz. Bu yasalar keşfedildiğinde,
göndermede bulundukları görüngüleri ‘açıklarlar” (‘T h e Present Position o f Anth
ropological Studies” R adcliffe-B row n 1968: 55).
78 Ancak Radcliffe-Brown’in '‘tarih’'ten, “kronolojik ilişkileri” araştıran likelci
bir bilimi anladığını da burada vurgulamak gerekecektir: “Tarihçi genellemeleri aramaz
ve aramamalıdır da. Tikellerle ve onlann tikel ve genel kronolojik ilişkileriyle ilgilidir”
(“The Present Position o f Anthropological Studies, Radcliffe-Brown 1968: 85) Buna
karşılık, ileride “tarihsel ve sosyolojik çalışmalım birleştirecek bütünleşmiş ve örgütlü
bir incelem eyle” (“The Comparative Method in Social Anthropology”. Radcliffe-Brown
1968: 129) toplumsal gelişm enin yasalarına ulaşılması olasılığından hiçbir zaman vaz
geçm ez Yalnızca, toplumsal sistemlerin varoluş koşullarının (toplumsal statik yasaları)
keşfi, toplumsal değişim i (toplumsal dinamik yasaları) öncelemektedir. Toplumsal dina
mik yasalarının keşfi ise. ancak çok sayıda topluma ilişkin gözlem ve bilgilerin birikimi
ve bunların karşılaştırılmasıyla nıiimkün olabilecek, geleceğe ait bir projedir.
1 17
A N T R O P O L O Jİ
118
K uram lar, K uram cılar
119
A N T R O P O L O Jİ
120
K uram lar, K ura m cıla r
“ işlevi”ni yitiren kurum ların zam anla çözülüp yok olacağını var
saym aktadır (Eriksen 2004: 62). Toplum sal statik yasaları da,
toplum sal biçim lerin kalıcılığı için karşılanm ası gereken gerek
sinim lere ilişkin önerm elerdir.
G örüldüğü üzere, R adcliffe-Brown başkalarının “toplum -
sal yapı” dediği görüngü için “yapısal b içim ”i kullanm akta,
“y ap rk av ra m ıy la ise, olgu, veri vb.’yi karşılam aktadır.
Taksonom ileri oluşturup toplum sal statik yasalarını (yapısal
biçim lerin kalıcılık yasaları) ifadelendirdikten sonra üçüncü bir
sorun dizisiyle karşı karşıya kalır: Toplum tipleri nasıl değişm ek
tedir? (Radcliffe-B row n bu olguyu, S p encer’ın izinden “toplum
sal dinam ik” olarak nitelem ektedir). R adcliffe-B row n, bu sorun
ların toplum sal süreğenliğe göre ikincil olduğunu, toplum sal
değişim yasalarının süreğenlik yasalarından çıkarsanabileceğini
düşünm ekte ve üzerinde ciddiyetle durm am aktadır. O na göre de
ğişim ya da anom alinin nedeni, toplum sal sistem in oluşturucu
kesim leri arasında işlevsel tutarlılık bulunm ayışıdır.
T oplum sal sistem in oluşturucu kesim leri arasında işlevsel tu
tarlılık gereğinin yanı sıra, bunun özel bir getirisi olarak, ikinci
bir yasa daha eklem ektedir Radcliffe-Brow n: H erhangi bir top
lum sal yaşam, bireylerle birey gruplan arasm da bir ağdan oluşan
bir toplum sal yapının kurulm asını gerekli kılar. Bu ilişkiler hak
çatışm alarının yapıyı bozm adan çözüm lenecek şekilde tanım lan
ması gereken hak ve görevleri içerir. A dalet ve yasa kurum lanyla
karşılanan, bu tür gereksinim lerdir. Böylelikle, örneğin bir ritüel,
toplum sal dayanışm a duygusunu desteklem ektedir. Bu tü r duy
gular, insanların üzerlerine yüklenm iş rollerini yerine getirm eleri
için gereklidir,
R adcliffe-B row n’m kendinden sonraki yapısalcılarca devra
lınan görüşleri ise, totem izm (kozm oloji) ve akrabalık (toplum sal
örgütlenm e) üzerine görüşleridir.
121
A N T R O P O L O Jİ
122
K uram lar, K ura m cıla r
123
A N T R O P O L O Jİ
dır. D olayısıyla bu tip toplum ların toplum sal yapısını incelem ek,
gerçekte onların akrabalık sistem lerini incelemektir.
R adcliffe-B row n, “ sınıflandırıcı” akrabalık term inolojisini
onu geçm işteki evlilik biçim lerinin b ir kalıntısı olarak gören,
örneğin M organ gibi evrim ci antropologlardan, ya da akraba
lık term inolojisinin psikolojik evrenselleri yansıttığını söyleyen
K roeber’den çok farklı b ir açıdan irdelemektedir. Her sınıflan
dırm a sistem inin, üç temel ilkenin belirli bir karışım ı çerçevesin
de işlem ekte olduğunu saptar:
1. K ardeşler grubunun birliği [annenin kız kardeşlerine de
“anne” diye seslenilm esinde olduğu gibi].
2. Soy grubunun birliği: sınıflandırıcı akrabalık sistem ini
kullanan toplum larm soy -tek bir ata hattından gelen dayanışm a
grupları- ilkesi üzerinden örgütlendikleri saptam ası. Soy üyeleri
tıpkı kardeşler gibi birlik gösterm ektedir.
3. Birbirini izleyen kuşakların üyelerinin birbirinden uzaklaş
ması. Bunun nedeni disiplin ve kontrol gerektiren kültür aktarım ı
ve toplum sallaştırm a işlevidir: ebeveynlerin yavru kuşaklan de
netim altında tutabilm esi, onlarla aralarına belirli bir m esafe koy
m asını gerektirm ektedir. B una karşılık ardışık kuşakların üyeleri
(büyük ebeveynler ve torunlar) kaynaşm a eğilim indedir. Arala-
nndaki ilişkiler rahat ve eşitlikçidir ve pek çok toplum da torunun
büyük ebeveynin yerini alacağı inancı gözlem lenm ektedir. Bu
durum akrabalık term inolojisine de yansır (K uper 1983: 59-61).
Çeşitli akrabalık term inolojisi sistem lerinin kaynağını bu
üç ilke oluşturm aktadır. Bu saptam a ise, görüldüğü üzere, e v
rim cilerin m evcut akrabalık term inolojisini geçm iş toplumsal
örgütlenm e biçim lerinin kalıntısı sayan yaklaşım ının reddidir.
R adcliffe-B row n’da A nnee ekolünün sosyolojisine denk tuttuğu
sosyal antropolojiyi, “kurm aca tarihçiler” olarak tanım ladığı et
nolojiden ayırm a çabası vurguludur.
G Ö Ö
124
K uram lar, K uram cılar
125
ANTRO PO LO Jİ
III. 4. Ve D iğ erleri
Britanya antropolojisinde M alinow ski’nin ağırlığı kabaca
1924-1938 arasına tarihlendirilebilir. Bunu izleyen yıllarda R a
dcliffe-B row n’m sosyolojik okulu etkisini duyum satır.
1930’lu yılların sonlarına doğru belirginleşen ikinci eksen
kaym ası, araştırm a odağının A vusturalya ve P asifik’ten A frika’ya
yönelm esidir. A ntropologlar artık coğrafî sınırlarının çizilm esi
79 Özellikle bkz. “Historical and Functional Interpretations o f Culture in Rela
tion to Practical Application o f Anthropology to the Control o f Native Peoples" (Antro
polojinin Yerli Halkların Denetimindeki Pratik Uygulamasıyla İlişkili Olarak Kültürün
Tarihsel vc İşlevsel Yorumlan" (Radcliffe-Bıovvn 1968: 89-41) başlıklı makalesi.
80 Bkz M alinowski (1961 )'dc derlenen makaleleri: özellik le “The D ynam i
cs o f Cultural Change (Kültürel D eğişim in Dinam ikleri).
126
K uram lar, K uram cılar
zor ve karm aşık kuram lara sahip geniş ölçekli toplum larda çalış
m aya başlam ışlardır. Bu ilgi, özellikle African Political System s
(A frika Siyasal Sistemleri - 194Ü)’in yayınlanm asını izleyen yıl
larda daha belirgin hale gelecektir.
Y en i d ö n e m in k e n d is in i ö n c e le y e n o n y ılla r la o r ta k y ö n ü , a la n
ç a lış m a s ın ın g e re k liliğ in e o la n v u rg u d u r: a n tro p o lo g la r 1-2 y ıllık
s ü re le rle a la n d a k a lm a n ın , y e re l d ili ö ğ r e n m e n in , A v ru p a lIla rd a n
k o p a ra k b e lirli ö lç ü d e in c e le d iğ i to p lu m u n b ir ü y e s i h a lin e g e l
m e n in g e re k liliğ in e h â la in a n m a k ta d ır.
1930'lann işlevselci m onografileri, aile yaşamı, İktisadî faa
liyetler ve büyü üzerinde dururken, birer kurum olarak akrabalık
sistem leri, siyaset ya da dinle fazla ilgili gözükm em ektedir. Bu
m onografilerin çoğu, kuram sal çerçeveden yoksundur ve bu d u
rum, 1930’lann sonuna doğru antropologlarca ‘"sorun” sayılm a
ya başlanacaktır.
Kuram sal yetersizliğin üstesinden gelm e yolundaki ilk giri
şim lerden biri, o zam anlar M argaret M ead’le evli olan A B D ’li
antropolog, Gregory Bateson (1904-1980)’un N aven (1936)
başlıklı yapıtıdır. Yeni G ine’de dayı-yeğen odaklı ve dayının ka
dın kılığına girip anneyi yansıladığı naven törenlerini açım layan,
ve sonraki simgecilik araştırm aları için önem li ipuçları içeren bu
kitapta başlıca üç analiz düzlem i gözlem lenm ektedir: 1, Y apı
sal etkenler (toplum sal yapı); 2. Y aşam ın duygusal tonu (ethos:
kültürel yapı); 3. B ireylerin duygusal gereksinim leriyle kültürün
duygusal vurguları arasındaki ilişkiler düzlem i.
Afaven’daki önemli saptam alardan biri de, çeşitli analitik kav
ram ların (M alinowski ve R adcliffe-B row n’un öne sürdüğü üzere)
gözlem lenen verilere içkin olm adığı, yerlinin ya da antropologun
benim sediği bakış açısının yaftasını oluşturduğu yolundaydı. Y a
pıt, am pirik tem ellerinin zaafından ötürü eleştirilm iştir.
İkinci Dünya Savaşı antropolojik çalışm alara zorunlu bir ara
verecekti. 1940’lı yıllarda yayınlanan üç önem li kitap, African
Political System s (yay.: M. Fortes ve E. E. Evans-Pritchard);
The N u er (E. E. E vans-Pritchard) ve The Political System s o f
127
a n tr o p o l o ji
128
K uram lar. K a ra m a la r
129
A N T R O P O L O Jİ
130
K uram lar, K uram cılar
131
A N T R O P O L O Jİ
132
K uram lar, K uram cılar
13.7
ANTRO PO LO Jİ
134
K uram lar, K ura m cıla r
135
ANTRO PO LO Jİ
tındaki kişinin ölüm üne yol açtığında, bunun nedeni term itlerin
dalı kem irm esi olabilir; ancak o kişinin o an orada bulunm ası,
yalnızca sihirle açıklanabilecektir. D olayısıyla A zandelerin sihir
inancı, h içbir şekilde am pirik bilgiyle çelişm em ektedir.
Sağduyu (am pirik) bilgi ile gizem li düşünce arasındaki ilişki,
W itchcraft' in süreğen bir tem asıdır. Evans-Pritchard, Z andele-
rin sihir ve büyünün nafile olduğunu nasıl olup da görem edikleri
sorusuna, bir dizi yanıt getirm eye çalışır. İlk elde, büyü ve sihir,
tutarlı bir sistem oluşturm aktadır. B üyünün esas amacı, nesnel
dünyayı değiştirm ek değil, başka gizem li güçlerle m ücadele et
mektir. Etkisi deneyim i aştığı için, deneyim tarafından çürütül-
m esi zordur.
Öte yandan, büyü ve sihirin etkinliğine ilişkin kuşku, sistem in
kendisine değil, tekil büyücülere yönelm ektedir. Büyü tutm uyor
sa, sorum lusu büyücüdür; büyünün kendisi değil. Üçüncü olarak,
büyünün etkisizliği, başka bir dizi gizem li etkenle açıklanabile
cektir: karşı-büyü, tabuların çiğnenm esi vb. Ve nihayet, büyü ger
çekleşm e olasılığı yüksek olaylara yöneliktir ve genellikle am pi
rik edim lerin eşliğinde uygulanır. Kişi birayı ampirik yöntem lerle
im al eder, büyüyü mayalanmayı hızlandırm ak am acıyla uygular.
N uer Religion ise, kwoth kavram ının tanım ıyla ilgilidir. L a
tince spiritus, G rekçe pneuına, İbranice roah ile anlam daş, yani
“ soluk” ve/veya “ruh”a özdeş bir kavram olan N uer kw oth’u,
m ecazi anlam ında, P ritchard’m “T anrı” olarak teşhis ettiği da
hil birkaç ruhla ilişkilidir.83 G . L ie n h a r d t’ın kom şu D inka dini
üzerine çalışm asıyla birlikte bu m onografi, din antropolojisinin
tem eli sayılm aktadır.
Y eni yönelişinde E vans-Pritchard, R adcliffe-B row nTn ku
ram sal çerçevesine bağlı olm akla birlikte, disiplini b ir bilim den
çok bir sanat olarak nitelem ektedir. Ö zellikle son yıllarında, ant
ropolojiyi bir “kültür çevirisi” olarak görecektir. A ntropolojinin
yapm ası gereken, incelediği halkm kolektif aklına olabildiğince
136
K uram lar, K uram cılar
137
ANTRO PO LO Jİ
e « o
138
IV . B Ö L Ü M
M A D D E C İ D E Ğ İŞ İM K U R A M L A R I:
Y E N İ E V R İM C İL İK ,
K Ü L T Ü R E L E K O L O Jİ,
K Ü L T Ü R E L M A D D E C İL İK
139
A N T R O P O L O Jİ
140
K uram lar, K ura m cıla r
141
A N T R O P O L O Jİ
142
K uram lar. K ura m cıla r
143
A N T R O P O L O Jİ
144
K uram lar, K ura m cıla r
145
A N T R O P O L O Jİ
146
K uram lar, K uram cılar
147
A N T R O P O L O Jİ
148
K uram lar, K uram cılar
149
ANTRO PO LO Jİ
150
K u ra m la r, K uram cılar
oldukları için, eşitlikçi takım lar halinde yaşam akta ve sıkça yer
değiştirm ek durum unda kalm aktadırlar.
T oplum larda teknoloji düzeyi ilerledikçe, çevre üzerinde
ki denetim de yoğunlaşm akta, ekonom ik artı miktarı ve nüfus
yoğunluğu artm akta ve toplum lar eşitlikçiiikten tabakalaşm aya
doğru kaym aktadır. Steward, ileri teknolojik toplum ların çe v
renin belirleyiciliğinden kurtulduğunu, ancak bu kez ideoloji
olarak tanım ladığı kültürün belirleyiciliğine tabi olduğunu ileri
sürer (B arret 1996: 85).
G eorge Peter M urdock (1897-1985). önce Yale, ardından da
P itsburgh’dc, çok-hatlı evrim ve ekolojik yaklaşım ı savunm uş
tur. “ K ültürler arası Survey” (sonradan H um an Relations Area
Files -HRAF-: İnsan İlişkileri Alan D osyaları) olarak bilinen
karşılaştırm alı kayıl sistem inin kurucusudur.89 H R A F, tüm dünya
kültürlerinden veri toplam anın standartlaştırılm ış bir tekniğidir;
böylelikle küîıürler-arası karşılaştırm alar, nicel olarak mümkün
kılınm aya çalışılm ıştır. H R A F tekniği, kültürel özelliklerin dağı
lımı arasında korelasyon kurulm asını ve hem genel hem de tikel
kültür alanları ya da benzer kültür tipleri için tarihsel izleklerin
oluşturulm asını olanaklı hale getirm iştir.
M urdock’uıı en iyi bilinen kitabı, 250 tem silî toplumu içeren
Social Structure (Toplum sal Y apı - 1949)’dır. Bu kitabında aile
yapısı, akrabalık ve evlilik pratikleri arasındaki ilişkileri yöneten
evrensel bir ilkenin varlığını, kültürler arasındaki karşılaştırm a
larla gösterm eye çalışm aktadır.
Ekolojik antropolojinin ikinci evresi, kültürel ekolojist ola
rak da nitelenen yeni- ij/e vselciler00 ile L. W h ite'm izinden giden
89 Bu yönlcnı. Tylor'un “On a Method o f Investigating the D evelopm ent
o f Institutions. A pplied lo Law s o f Marriage and D escen t” (Kurum lann G elişim ini
Araştırmanın bir Yöntemi Üzerine, Evlilik ve Soy Yasalarına Uygulanışı - 1889)
başlıklı m akalesine dayandırılabilir (Harris 2001: 012).
90 M alinow ski işlevsel ci Iiğ inden esinlenen yen i-işlevsclcilcritı. kendi arala
rında odak ve vurgu farklılıklarıyla ayrıştığını gözden u/.ak tutmamak gerek. Örne
ğin. bir sonraki bölüm de e le alınacak. Max G luckm an'ın ekolojik öncülleri dikkate
almayan y cn i-işlcvsclciliği ile. kültürel ekolojistlerin y en i-işlev se lc i yaklaşımları
ayırt edilmelidir.
151
A N T R O P O L O Jİ
yeni evrim cilerin dam gasını taşır. Yeni evrim ciler (örneğin M o r
ton Fried, D avid Carneiro, E lm an Service vb.), köken sorun
larına dönüş yapm akta ve arkeolojik bulguların ışığında tarım ın,
devletin, sınıflı toplum un vb. kökenlerinin izini sürm ektedirler.91
Y eni-işlevselci ekolojistler (kültürel ekoloji) ise, toplum sal ö r
gütleniş ve kültürün, popülasyonların, ekolojik kaynaklarının ta
şıma kapasitesini aşm adan çevrelerinden başarıyla yararlanm a
larını sağlayan işlevsel uyarlanm alar olduğunu savunm aktadır.
Steward ile W hite7m görüşlerini bağdaştırm aya çabalayan yeni-
işlevselciler. evrim düşüncesini dışlam az, çok sayıda evrim sel
hattın m evcudiyetini vurgular, ancak evrim in güdücü gücünün,
m evcut teknolojiler aracılığıyla belirli bir çevreye uyarlanm ak
olduğunu söylerler. K uram larının m erkezini ise, M alinow ski ge
leneği doğrultusunda, (çevresel) gereksinim lerle kurum lar ara
sındaki nedensellik ilişkisi oluşturm aktadır.
İşlevsel açıklam aların nedensel olam ayacağından hareketle,
popülasyonlarla kaynakları arasındaki dengeyi sürdüren değiş
kenleri yabtlam aya çabalam ışlardır. Bunun bir örneğini, K uzey
batı Am erika Kıyısı yerlilerinin p a tla d ı ayinleri üzerine çözüm le
meleri oluşturur. Ruth B enedict’in toplumsal statü adına aşırı israf
ve gösteriş gibi karakter özelliklerini gördüğü yerde, kültürel eko
lojistler, ekosistem e uyarlanm a stratejisi saptam aktadırlar (Erick
son 1999: 118). Buna göre şeflere prestij sağlayan bu mal dağıtm a
yarışı, gerçekte geçim ve servet unsurlarının topluluk içerisinde
ve topluluklar arasındaki, aynı zamanda kıtlık dönem lerine karşı
da sigorta işlevi gören bir yeniden-dağıtım m ekanizmasıdır.
Kültürel ekolojik çalışm aların bir başka örneğini, R oy Rap-
paport (1926-1997)’un Pigs fo r the A ncestors (A talar İçin D o
m uzlar - 1967) oluşturm aktadır, R appaport bu yapıtında, Yeni
G ineT sem bagalarının dom uz boğazlam a ayinleri o la n k a ik n ’hırın
Tsem baga nüfusu, dom uz sayısı, savaşlar, evlilik ve m übadele
örüntüleri, toprak dağıtım ı/çapa tarım ı çevrim i ve ayin sistemi
arasındaki ilişkileri düzenleyen ve T sem baga geçim indeki opti-
153
A N T R O P O L O Jİ
154
K uram lar, K uram cılar
155
A N T R O P O L O Jİ
156
K uram lar, K uram cılar
& © «t
157
A N T R O P O L O Jİ
ooo
158
V. B Ö L Ü M
T R A N S A K S İY O N A L İZ M ,
Y E N İ-İŞ L E V S E L C İL İK , S Ü R E Ç S E L C İL İK
159
A N T R O P O L O Jİ
160
K uram lar, K ura m cıla r
161
A N T R O P O L O Jİ
162
K uram lar. K uram cılar
gül bir araştırm a yöntem i ilan etm esine ve böylelikle de, yo-
rumsamacı antropolojinin öncüleri arasına yerleştirilm esine yol
açacaktır, “başka bir kişinin değerlerinin ve kültürünün em patik
anlam ası yoluyla toplum sal eylem i kavram ak” (M orris 2004:
101) olarak tanım lanabilecek olan Verstehen, W eber’de yalnız
ca “ ötekilerim anlatılarına dayanm az, ancak geride hiçbir tanı
ğın kalm adığı tarihsel olayların anlaşılm asında da elverişli bir
yöntem dir. Ne ki, tek başına yeterli değildir; W eber toplum sal
yaşam ın öznel anlayışının yeterli olm adığını, nesnel olarak da
anlaşılm ası gerektiğini vurgulam akta, dolayısıyla V erstehen'e
sınırlı bir işlev atfetm ektedir.
W eber’in bir başka yöntem sel önerm esi de, toplum sal gerçek
liğin olgu ya da görüngülerinin sınanacağı, dolayısıyla anlam a ve
analiz için uygun bir çerçeve oluşturan “ideal-tipler” in inşaıdır
(B arnard 2001: 81).
G erek Protestan A h la kı, gerekse The Sociology o f Religion
(D inin Sosyolojisi - 1922)’unda, toplum ların zam an içerisinde
nasıl geliştiğine ilişkin fikirlerini açım lam aktadır. Ancak, tek-
hatlı, hatta çok-hatlı evrim cilerden farklı olarak W eber, bu ya
pıtlarında, “ m evcut inanç ve yapıları tikel tarihsel bağlam ları
içerisine yerleştirmeyi hedefleyen bir kuram arayışı içindedir”
(Erickson 1999: 109).
W eber’in şem asında em eğin tedricî farklılaşm ası ve yoğun
laşm ası, karm aşık toplum ların gelişm esine ve toplum sal ve İkti
sadî sınıflar arasında hiyerarşik bir tabakalaşm aya yol açm akta
dır. Ö zellikle yönetici seküler ve askerî elit ile göreli ayrıcalıksız
kentli zanaatkarlar ve tacirler arasında derinleşen eşitsizlikler, bu
İkincilerde İktisadî ve toplum sal m arjinalleşm e ile siyasal yaban
cılaşm a duygusunu biçim lendirir. Bu katm anların deneyim leri
ile beklentileri arasındaki uyum suzluk, özellikle dinsel çerçeve
de dışa vurm aktadır.
W eber’e göre din, toplum sal dönüşüm de m otor işlevi üstlenir.
Kentli ayrıcalıksız sınıfların um utsuzluk ve yabancılaşm aduygula-
n , dünyanın anlamsızlığı üzerine kaygılarını beslemektedir; elitle
163
ANTRO PO LO Jİ
V. 2. A n tro p o lo jid e k i K ö k le r
Toplum sal ve kültürel değişim le -kimi zam an işlevsel anali
ze başvurularak - B oas geleneği içinde de ilgilenildiği olm uştur.
Ö rneğin, A. L . K ro e b e r ’in “Tarihsel Tikelcilik V e B oascı G ele
nek” bölüm ünde örneklenen, A vrupa’da kadın giyim m odasının
istikrar ve istikrarsızlık dönem lerini toplum sal-siyasal istikrar ve
istikrarsızlık arkaplanm da irdeleyen çalışm ası, bu türden bir “de
ğişim ” vurgusu ihtiva etm ektedir.
164
Kuram lar, K uram cılar
165
A N T R O P O L O Jİ
166
K uram lar, K uram cılar
167
A N T R O P O L O Jİ
168
K uram lar, K uram cılar
169
A N T R O P O L O Jİ
170
K uram lar, K ura m cıla r
“Şu halde, bence şurası açıktır ki, toplum sal yaşam çelişki
leri besler ve toplum lar, (benim verili saydığım ) adetlere dayalı
düzenlem eleriyle çatışkıları vurgularlar. Daha geniş d üzlem
lerdeki çatışkılar birbirlerini telafi ederek toplum sal tutıınum u
oluştururlar” (G luckm an 1966: 47-48).
171
A N T R O P O L O Jİ
172
K uram lar, K uram cılar
le, evlilik yoluyla dahil oldukları soy için olum lu (soyun sürm e
si) olduğu kadar, olum suz bir rol de oynam akta, soy grubu içinde
m ülk ve güç için yeni rakipleri doğurm aktadırlar. Bu “tehlikeli”
konum lan, yaşam larının bir dizi tabuyla çevrilm esinin nedeni
dir; Zulu kadını evlendiğinde, kocasının soyundaki sığırlara do-
kunam am anın yanı sıra, kocasının köyünün bazı bölgelerine gi
rem ez, onun adının kökünü taşıyan bazı sözcükleri ve yaşlı erkek
kayınlarının adlarım telaffuz edem ez, vb. K endisinden beklenen,
çalışkan, sadık, suskun bir eş olm ası (tercihan erkek) çok sayıda
çocuk doğurm asıdır.
G luckm an yılda bir kez, ekim zamanı gerçekleştirilen “ters-
yüzlük” ayinleriyle, toplum da geçerli kuralların onaylandığını
belirtm ektedir.
“T oplum sal olarak, normal tabu ve kısıtlam aların kaldırılm a
sı. belirgin bir tarzda onları vurgulam aya yarar. ( ...) Zulu adeti
kadınlarla erkekler arasındaki, biyolojik farklılıkların ötesindeki
farkı vurgulam aktadır (G luckm an 1966: 115).
G luckm an’ın ikinci örneği, Sw azilerin, ilk m eyvelarin alın
m asıyla gerçekleştirilen krali ayini Incw ala törenidir. Gluckm an,
bu törenler boyunca terennüm edilen kutsal şarkıların, uyrukları
nın kraldan nefret etmesi ve onu reddetm esi tem asım işlemesine
dikkat çekm ektedir. Dolayısıyla bu törenin (D urkhcim cı anlam
da) salt ulusal birliğin bir ifadesi ve doğrulanm ası değil, aynı
zam anda çelişki ve çatışkıların, krala karşı rekabetin bir ifadesi
olduğunu vurgular. Çelişkilerin giderilm esi, ancak bu çelişki ve
çatışkıların dışavurum uyla, yani bir catharsis (arınm a) ile m üm
kün olm aktadır.
G luckm an’ın “ayinsel başkaldırı” olarak tanım ladığı bu tip
ayinlerin içerdiği rol tersyüzlükleri, gerilim in hafifletilm esini
sağlayıp, nihai olarak toplum sal düzeni pekiştiren bir catharsis*
işlevi görm ektedir. A ncak ona göre “ayinsel başkaldırı,” yalnız-
173
a n tr o p o lo ji
174
K uram lar, K uram cılar
175
A N T R O P O L O Jİ
176
K uram lar, K uram cılar
177
A N T R O P O L O Jİ
seldir: her bir erkek kayınlarına karşı saygılıdır; ancak hiçbir kla
nın diğerleri üzerinde önceliği yoktur. Erkeklerin kız kardeşlerini
kendilerinkinden aşağı klanlara verdiği gum sa sistem inde, bu bir
tahakküm ilişkisine dönüşm ektedir; başlık dam adın ailesinden
gelininkine geçtiğinden, yüksel statülü grupların servetleri artar
ken, evlenebilecekleri kadın sayısı azalm aktadır. Bu durum, bazı
gum sa erkeklerinin Shan kadınlarıyla evlenm esine, bazılannınsa
keşiş olm asına yol açar. H atta bazı K achinler bu yolla Shan o l
m aktadır.104
Leach için akrabalık, sınıf, tarih ve ideoloji, karm aşık bir çer
çeve içinde birlikte işlem ektedir; ancak bu, Radcliffe-Brow n,
hatta M alinow ski izleyicilerince kolay anlaşılabilecek bir çer
çeve değildir. Leach Kachin davranışıyla değil, Kachin ideal ve
aktüel davranışı arasındaki ilişkiyle ilgili olduğunu ve Kachin
kültürel varyasyonlarını iki çelişik etik sistem i arasındaki fark
lı uzlaşm a biçim leri olarak açıklam aya çalıştığım söylem ektedir
(B arnard 2 0 0 1 :9 4 ).
L each ’in Lövi-Strauss yapısalcılığından derin izler taşıyan Pul
E liya'sı (1961) ise, sosyal antropolojiyi, ‘ad et’in bireysel davra
nışları kısıtlayış tarzının incelenm esi olarak ele alm aktadır. Bu
konuda, nihaî olarak D urkheiııı'dan türettiği üç m odeli tanımlar:
178
K uram lar, K uram cılar
179
V I. B Ö L Ü M
Y A P IS A L C IL IK V E
L E V I-S T R A U S S
K endi anneni,
K endi k ız kardeşini,
K endi dom uzlarını,
K endi yığdığın taılı p ata teslerin i
Yiyem ezsin.
B aşkalarının annelerini,
B a şka la rın ın kız kardeşlerini,
B aşkalarının dom uzlarını,
B a şka la rın ın yığ d ığ ı tatlı p a ta te sle rin i
Yiyebilirsin.
(H abercisi M argaret M e a d 'e ensesi tabusunu anlatıyor).
181
A N T R O P O L O Jİ
105 Bu noktada “vapı” kavramını biran ele almakla yarar var. Kavramın mi
marlık ve biyolojiden türeyen yaygın kul)anım (lar)ı, bir bütün ya da sistem i oluştu
ran unsurların karşılıklı b ağlılığını vc birindeki değişim in diğer unsurlarda ve bütün
deki değişim leri telikleyeceğini ima etmektedir. Andrd Lalande, Vocabulaire'inüe
bu durumu şöyle ifadelendirin “ Yapı, her bir görüngünün diğerlerine bağımlı ola
cağı ve ancak ötekilerle ilişkinliğı içerisinde kendisi olacağı tarzda birbirine bağlı
görüngülerden oluşan bir bütündür” (akt.: H önaff, 1998: 11). H önaff aynı yerde,
L cvi-Strauss’un “yapı” kavramının Britanya yapısal işlevselcilcrinin başvurduğu
“toplum sal yapı” kavramı ile, terimin lingiiistikteki kullanımının özgün bir senıezı
olduğuna dikkati çekmektedir. Britanyalı yapısal işlevselcilerd e (özellik le de Radc-
liffe-B row n'da) “verili bir toplumda ayırt edileb ilen toplum sal ilişkilerin bütünü”
olarak tammlanan’ yapı,” Ldvj-Strauss için, “yalnızca toplumsal yapıyı oluşturan
m odellerin inşa edildiği” ampirik veriler ya da hamm addelerdir. Lc'vi-Straııss'un ya
pısı. görüngülerin olduğu kadar, gözlem cin in aklının da arkaplanmda yatan, ampirik
görüngülerin anlaşılm asını olanaklı kılacak soyut bir m odeldir.
182
K uram lar, K ura m cıla r
183
A N T R O P O L O Jİ
184
K uram lar, K uram cılar
185
A N T R O P O L O Jİ
186
K uram lar, K uram cılar
A B
S is te m /( d iz i) [sd z b ö l ü k l e r i] D iz im [ T ü m c e ]
T üm yapı
M im arlık B ir yap ıd ak i tek bir öğ ed e
d ü zeyin d e
“ siste m i” b iç e m se l çeşitlilik : d eğ işik tipte
ayrıntı lann
[d il/izg e] çatı, balk on ya d a salonlar vb.
sıralanışı
187
A N T R O P O L O Jİ
108 B enzeşim ilkesine işaret eden eğreltilem e ile. parça-bütün ilişk isin e işaret
eden düzdeğiştirmece arasındaki ilişki, S ir J a m es F r a z e r 'ın büyünün yaslandığım
sö y led iğ i iki ilkeyle karşılaştırılabilir: benzeşim büyüsii ile temas büyüsü.
188
K uram lar, K uram cılar
189
A N T R O P O L O Jİ
ünlü ünsüz
(yüksel enerjili ses) (düşük enerjili ses)
(şiddetli-kapalı) (hafif-açık)
Bu aşamada henüz farklılaştırılmamış olan ünsüz, daha sonra
tizliğine göre ayrıştırılır - düşük frekansh (pes) öğe (‘p’) ve yük
sek frekanslı (tiz) öğe ('t’). Daha sonra yüksek enerjili (kapalı)
damaksıl ( ‘k’) ünsüzü, ayrıştırılmamış yüksek enerjili (kapalı)
( ‘a’) ünlüsü ile birleştirilirklen, düşük enerjili (açık) (‘p’, ‘t’)
ünsüzleri kendilerine denk düşen düşük enerjili (açık) ünlülerle
( ‘u’ - pes, ‘i’ - tiz) birleştirilir.
Jacobson’un bu savı, ünlü/ünsüz çift üçgeniyle temsil edi
lebilirler. Ünlü ve ünsüzler, kapalı/açık ve pes/tiz olarak ayrış
tırılmışım
TİZLİK
KAPALI a (k)
ŞİD D ET
(sesin enerjisi)
A Ç IK
190
K uram lar. K uram cılar
191
A N TR O P O LO Jİ
192
K uram lar, K uram cılar
193
A N T R O P O L O Jİ
194
K uram lar. K uram cılar
117 Öle yandan, Levi-Strauss “değişim ” sorunuyla, tarihi ilga edip olayları
devri bir örünlü haline dökme eğilim inde, bu nedenle de yapısal analize daha yatkın
olan “soğuk” ( “ilkel") toplumlar ile, sürekli akış ve değişim halindeki “sıcak" toplum
lar arasında ayırım yaparak başa çıkmaya çalışmaktadır (Kuper 1999: 173). G eorges
Charbonııier'nin Conversations With Levi-Strauss (Levi-Strauss’la Söyleş iler)’unda
“ ilkel toplum! ar”ı. iç düzenlem eleri herşeyden ön ce az.ami bir denge ve birliği sağla
m aya yönelik olan toplumlar olarak tanımlar. Bu toplumlar herhangi bir birey ya da
grubun dışlanm asını, iç bölünm eleri, dolayısıyla da herhangi bir siyasal ya da iktisadi
iktidar odağının oluşm asını en gelleyecek tarzda, asgari bir entropiyie işlem ektedir.
Buna karşılık Batılı toplumlar büyük miktarlarda enerji tüketerek büyük miktarlarda
işi açığa çıkartırlar. Bunlarda yönetenlerle yönetilenler, karar alıcılarla üreticiler ara
sındaki gerilim , m otor gücü oluşturmaktadır. Levi-Strauss, bu tip toplumlarm yazının
oıta y a çıkm ası, yerleşik tanmm gelişm esi, kentsel örgütlenm e, nüfus yoğunlaşm ası,
ayrı bir iktidar alanının biçim lenm esi ve nihayet insan çalışm asının birikim ve mü
zakereye tabi bir artı üretmesi koşullarında ortaya çıktığını belirtmektedir. B öylesi
toplumlar sınırları öngörülem ez değişim lere mahkumdur ve dengeyi ancak devinim ,
yaııi sürekli arlan teknolojik gelişm e içerisinde sağlarlar. M evcut küresel hegem on
yaları bu mantığa dayanmaktadır (H enaff 1998: 34-35).
195
an tr o p o lo ji
196
K uram lar, K uram cılar
197
A N T R O P O L O Jİ
198
K uram lar, Kuramcılar
Akrabalık Sistemleri
Dolayımsu Gecikmeli
d. m. d.m.
(AnEkKe/ (BaKkKe)
BaKkKe)
199
A N T R O P O L O Jİ
200
K uram lar, K uram cılar
201
A N T R O P O L O Jİ
B İRİNCİL B İÇ İM
NORMAL
(işle n m e m iş) Ç İĞ
MADDENİN DURUMU
(işleme derecesi)
DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ P İŞ M İŞ ÇÜRÜM ÜŞ
(işle n m iş)
202
K uram lar, K u ra m cıla r
Hava Su
(+) (+)
Tütsülenm iş K aynatılm ış
PİŞM İŞ ÇÜRÜM ÜŞ
Leach (1985: 34) “bilm ece çözerken boş yerlere Önceden be
lirlenm iş sözcükleri yerleştirm eyi” anım sattığını söylediği bu
denklem i, bir “akadem ik şaka” olarak algılanm aktan çıkartıp
daha anlaşılabilir kılm ak üzere şu açıklam ayı yapm aktadır:
“Levi-Strauss’un anlatmaya çalıştığı şudur: H ayvanlar yi
yeceklerini öylece yer ve onlar için yiyecek, içgüdülerinin ‘ye
nilebilir’ olarak belirlediği ulaşabildikleri herhangi bir şeydir.
Ama bir kez ana memesinden ayrıldıktan sonra, insanların hiç
bu tür güdüleri yoktur. Neyin yenilebilir, neyin yenilemez ol
duğunu. hangi durumlarda hangi tür yiyeceklerin yenileceğini
kararlaştıran, toplumun alışkanlıklarıdır. Yemeğin yendiği du
rumlar toplumsal olaylar olduğuna göre de, yemek türleri ara
sındaki ilişkiyle toplumsal olaylar arasındaki ilişkiyi birbirine
benzer kılan bir doku olmalıdır.
Dahası, olgulara baktığımızda:-önemli yiyecek türleri ola
rak alınan kategorilerin de kendi başlanna ilginç olduğunu
görürüz. Belli bir insan topluluğunun beslenmesi varolan kay
naklara bağlıdır. Varolan yiyecek kalemleri (ekmek, koyun eti,
peynir vb.) düzeyinde ise bir İngiliz kadınının alışveriş listesi
ile bir Amazon yerlisinin edinebileceği gıda maddelerinin dökü
mü arasmda çok az örtüşme vardır. Ama İngiliz ev kadını gibi
Amazon yerlisi de ‘yiyecek’ adıyla tek bif başlık altında topla
nan maddeleri birçok alt kategoriye (‘A yiyeceği’, ‘B yiyeceği’,
'C yiyeceği.vb.) ayırır. İşte tam bu aşamada A, B, C katego
rileri her yerde şaşılacak derecede benzer çıkmaktadır (...) ve
önemleri, her birine çok değişik saygınlık düzeyinin yüklenmiş
olmasından gelmektedir. Söylemek istediğim, yalnızca ziyafet
203
a n tr o p o lo ji
204
K uram lar, K a r a m a la r
VI. 2. 3. M itoslar
L evi-Strauss’un m itolojiye olan ilgisi, ilkel halkların m itos
larını incelem enin insan düşüncesinin bitinçdışı evrensel Örgüt
lenişini en saf biçim iyle incelem e olanağı sağladığı yolundaki
düşüncesidir. Ona göre m itoslar, yalnızca verili bir toplum daki
düşünce tarzları hakkında bilgi sağlam akla kalm am akta, bizatihi
zihnin işleyişi konusunda bizi bilgilendirm ektedir. İlkel halkların
m itoslan. bu evrensel ilkelere, eğitim in mantıksal yapıyı toplum
sal çevrenin yarattığı ’kültürel girişim ’ katm anlarının ardına giz
lediği Batılı inançlardan daha yatkındır.
Daha 1955’te yayınladığı m akalesi “The Structural Study o f
a M yth” (B ir M itosun Yapısal Incelem esi)’de bu yaklaşım ını,
kendisini önceleyen diğer yaklaşım lardan özenle ayırmakladır.
Levi-Strauss, o güne değin m itos tahlillerinin üç çerçeve içerisi
ne yerleştiğini vurgular:
1) M itosları temel insan duygularının ifadesi ve çelişkilerin
dram atizasyonu olarak ele alan felsefı-psikolojik eğilim ler;
2) M itosları doğal görüngülerin eğreltilem eli tercüm eleri ola
rak gören sim geci eğilim ler;
3) M itosların toplum un yapılarını yansıttığını ve gerçeklikte
çözülem eyen sorunlara im gesel çözüm ler sunduğunu öne süren
sosyolojik eğilim ler.
Ldvi-Strauss, bu eğilim lerden her birinin m itoslan, kendi
sinden farklı bir söylem düzlem ine tercüm e ederek tahlil ettiği
ni, oysa onların “kendilerini sundukları gibi, ( ...) söylediklerini
gayet iyi ve gayet tam olarak söylediklerini gösterecek şekilde”
2(15
A N T R O P O L O Jİ
(H enaff 1998: 160) ele alınm ası gerektiğini vurgular. Y ani m itos
lar, kendi terim leri, verili kültürlerinin özgül bağlam ının ötesine
geçen kendi kuralları çerçevesinde tahlil edilm elidirler. Bu ku
rallar, insan zihninin sıra değiştirme, ikame, ters çevirm e, sim etri
vb. kurallarıdır. Ve tekil mitoslar, yalıtılm ış bir tarzda değil, bir
kültürel alan içerisinde bir sistem oluşturdukları anlatı varyantları
ile karşılıklı ilişkileri/bağlantıları içerisinde ele alınm alıdırlar.
Levi-Strauss, m itoslar, halk m asalları ve din üzerine çalışm a
larında da, insan bilişim inin ikili zıtlıklar şeklinde yapılandığı
na ilişkin görüşlerini geliştirm ektedir. İnsan düşüncesinin tem el
özelliğinin, bu türden zıtlıklar arasındaki orta noktayı bulm ak
olduğunu ileri sürm ekteydi (Leach 1985: 60).
Levi-Strauss, m itosların yaratıcılarının anlam yaratm ak üzere
genellikle bilinçsizce sürekli paarçalayıp yeniden dizilim e tabi
tuttukları “m item ley'd en oluştuğunu söylem ektedir.12(1 M itoslar,
bir öykü anlatm akla kalm azlar, bazen kültüre özgü, bazen de ev
rensel olan sim gesel hakikatleri de ifade ederler. H erhangi verili
bir anlatıda bunlar diyakronik ya d a senkronik olarak okunabile
cektir. Bunu gösterebilm ek am acıyla, üç G rek m itosunu parçala
rına (“m item lere” ) ayırarak yeniden dizilim e tabi tutm aktadır.
M itoslardan ilki, tanrı Z eus'un kaçırdığı kızkardeşi E urope’yi
arayan K adm os’un ejderhayı öldürüp dişlerini ektiği, bu dişlerden
doğan Spartoilerin birbirlerini öldürdüğü Kadm os mitosudur.
İkinci m itos, O edipus’un babası kral L aios’u öldürüp, The-
bai kentinin başına bela olan S fenks’in de intiharına yol açtıktan
sonra, ödül olarak annesi kraliçe Iokaste ile evlenerek T hebai’ye
kral olduğu, ancak gerçeği öğrendikten sonra lo k a ste ’nin intihar
ettiği, kendisinin ise gözlerini kör ederek bilici olduğu Oedipus
m itosudur.
Ve üçüncüsü, O edipus’un annesinden olan iki oğlu Eteokles
120 “M item" fikri, tiiç kuşku yok ki, y a p ışıl dilbilim de tem el bir birimi olu ş
turan “fonem" kavramından e s inlenm iş lir: ne kı Lcvi-Strauss’un kasu, m item lcrin
(fonem lerde olduğu gibi) tek başına anlamdan yoksun old u klan d eğil, diğer mitem-
lerle ilişkinlikleri (ya da bir sistem ) içerisinde anlaşılabilecekleridir (bkz. Henaff
1998: 163).
206
K uram lar, K uram cılar
207
A N T R O P O L O Jİ
1 II III
,v 1
i. Kadmos- Europe J
ii. Kadnros-Ejderha J
iii. Spartoi
iv, Oedipus-Laios
v. 0edipns-Sfenk5
x. Solak Laios
vii. Eteokles-Polyneikes
208
K uram lar, K uram cılar
« «
121 2000 sayfalık M ylholagiques' inde çoğu A m erika kıtasından 813 m itos,
farklı yorum larıyla aktan Imaktadır.
209
V I I. B Ö L Ü M
M A R K S İS T A N T R O P O L O J İ
211
A N T R O P O L O Jİ
rine, m arksist kuram a dayalı olarak inşa edilm iş, yeni, tarihsel ve
bütünsel bir toplum bilim talebi yükseltilm ektedir.122
Bu radikal epistem olojik eleştiriye, akadem isyenler ve ün i
versite bileşenlerinin, üniversite ve bilim in, dünyanın insanilik
ten çıkartılışında aktif ajan işlevi üstlenişlerine yönelik tepki ve
eleştirileri de eklenm ektedir.123
A ntropoloji, bu m ayalanm adan bağışık değildir. Radikal sol
genç antropologlar kuşağı, antropolojinin krizini birbirine ba
ğımlı iki alanda tespit etm ektedirler: kuram sal ve siyasal. B ritan-
yalı antropolog Banaji, “savaş-öncesi antropolojinin durağanlığı,
özünde bir sahle-kuram , kuram kisvesindeki bir pratik el kita
bından öte birşey olm adığı için, hiçbir zam an gelişm eyen işlev-
selciliğin kısırlaştırıcı etkisinin doğal sonucuydu” 124 dem ektedir.
B anaji’ye göre işlevselciliğin kuram sal durağanlığının yanı sıra,
yapısalcı antropolojinin geleneksel nesnesini oluşturan “ilkel
bütünlük” ün Batı kapitalizm inin etkisiyle uğradığı dönüşüm ler,
antropolojiyi, bir pratik olarak da tehlikeye düşürm ekteydi. B a
naji, savaş-sonrası dönem de antropolojinin arkaplanm ı, iki ola
yın dönüştürdüğünü söylüyordu: em peryalizm e karşı m ücadele
ve söm ürgelerin bağım sızlıklarını kazanm ası ile yapısalcı antro
polojinin yükselişi. G erçekten de, yapısalcılık, daha doğrusu ya
pısal M arksizm , 20. yüzyılın ikinci yarısı M arksist antropolojisi
nin (tek değilse de) hakim paradigm asını oluşturm aktadır.
Karl M arx ve Friedrich E ngels’in kavram ve yöntem lerini
antropolojiye uygulam a girişimi olarak m arksist antropoloji, ba
şından itibaren, M arx ile E ngels’in tahlillerinin ağırlıklı olarak
sanayileşm iş toplum lar üzerine olm asına karşın, antropolojinin
esas ilgi alanını kapitalizm -öncesi toplum lann oluşturm ası so
runsalıyla malûldür. Bu açıdan antropologların başvurabileceği
başlıca m arksist “k lasikler,” M arx ’m K apital için bir ön çalışm a
niteliğini taşıyan G rundrisse (1858)’si, ya da bu yapıttan yapılan
122 Bu konuda bkz. Gıılbeııkiaıı K om isyonu (1996)
123 Bkz. Schiffrin (der.) (1997).
124 Akı.: Copans ve Scddon (1980: 4).
212
K uram lar, K uram cılar
213
A N T R O P O L O Jİ
214
K uram lar, K uram cılar
215
A N TR O P O LO Jİ
216
K uru m lar, K uram cılar
217
A N T R O P O L O Jİ
(...)
127 Bkz. Suret-Canale (1970: 145-190). Suret-Canale, şuu la n diyor: “Hcr-
şeyden önce, bu çalışm ayla 'ilkel komünal toplum , kölelik, feodalile' şeklindeki
evrim şem asının A frika’ya uygulanam ayacağı görüşüm üz doğrulandı. B iz de mark-
sizm in ö z ereğine, yöntem ine uygun bir şekilde davranarak bu şem ayı kesinlikle
bıraktık" (ss. 147-148).
218
K uram lar, K uram cılar
219
A N T R O P O L O Jİ
220
K uram lar, K u ra m cıla r
129 Eklemlenme ile. bir araya gelen unsurların bir büıtin oluşturmadığı, par
çalanmaya yatkın bir birleşm e kast edilm ektedir (y.n.).
130 Bkz. Althusser (2002).
131 Althusser. ‘ Bir toplumsal formasyon, biri başat, diğeri de tabi olm ak üze
re en az iki üretim tarzının birleşm esiyle oluşan bir yapıya sahiptir’’ dem ektedir (akt.
Terray 1979: 76).
221
A N TR O P O LO Jİ
222
K uram lar, K ura m cıla r
223
A N T R O P O L O Jİ
224
K uram lar, K uram cılar
134 “G erçekte. M eiltassou x’nun saydığı özellik ler, soy vc dallanan soy top-
lum lannın bütününü gayet iyi betimlem ektedir. A ncak bu özelliklerin bir araya g e l
m esinin bu toplumların üretim tarzım tanımlamaya yettiğini ön e sürmek, öncelikle
onların aynı üretim tarzına sahip olduğunu öne sürmektir; ve bunun sonucu olarak
da bünyelerinde gözlem len en toplum sal ve ideolojik ilişkilerin devasa çeşitliliğ i
ni üretim tarzları düzlem indeki farklılıklarla açıklamaktan vazgeçm ektir; bir başka
deyişle, tarihsel m addeciliği soy ve dallanan soy toplumlarma uygulamaktan vaz
geçm ek, y a d a en azından kavramı yalnızca bu toplundan ‘sınaî’ toplumlardan ayırt
eden m esafeyi düşünm ede kullanmaktır” (Terray 1979: 97).
225
A N T R O P O L O Jİ
226
K uram lar, K uram cılar
2004: 510) ileri sürm ektedir. Şu halde, bilim , bireyin dolayım sız
dünya ve çevre deneyim lerinden kalkınam az, kalkınm am ak, hat
ta bu “görünüşler” i -cem aatin kolektif tem silleri- gözardı etm eli
dir. G odelier’nin M arx yorum una göre bilim in görevi, toplum sal
sistem in işleyişinin gerisindeki görünm ez yapıların keşfedilm e
sidir. A ncak, M arx, toplum ların işleyişi ve tarihinin gerisindeki
m antığı oluşturanın, son tahlilde m addî tem ellerinin üretim i ve
yeniden üretimi koşulları, bir başka deyişle üretim tarzı olduğu
nu söylem ekle, L evi-Strauss’dan ayrılm aktadır.
G odelier, tarihi açıklayıcı değil, açıklanm ası gereken bir kate
gori olarak ele alışıyla da yapısal-m arksist bir çerçeveye yerleşir.
O na göre tarih, bir kısm ı kurum sal ve üretim tarzlarıyla ilintili
olan, bir kısmı da bilişsel, çeşitli yapıların bileşim inden ibarettir.
Bu konuda şunları dem ektedir:
Tarihsel materyalizm, bir diğer tarih “model”i değildir. Asli
olarak o, bir toplum kuramı, toplumun iç düzeylerinin eklemle-
nişiyle ve bu düzleylerin her birinin hiyerarşik nedenselliği hak
kında bir hipotezdir. Ve bu nedensellik ve eklemlenme tiplerim
ve mekanizmalarını keşfedecek güçte olduğu zaman, Marksizm,
tarihsel bilimin doğru aracı olma hususundaki yeteneğini göster
miş olacaktır (Godelier’den akt,: Morris 2004: 513).
Buna karşılık, G odelier diğer yapısal m arksistlerden, ideolojik
üstyapıya, düşünce ve temsil sistem lerinin entelektüel m antığına
yaptığı vurguyla ayrılm aktadır. Bu ilgisinin Levi-Strauss’dan
kaynaklandığı söylenebilir. L evi-S trauss’a olan borcunu, bir ya
pıtında şöyle ifade etm ektedir:
“ [Lev i-Strauss] evrimcilikle suçlanamaz, ancak onda ‘Marx’m
pek az değindiği' ve kendisinin de katkıda bulunmak islediği
‘üstyapılar kuramının altyapıların reddedilmez önceliği düzen
yasasıyla çelişmediği’ önermesini buluruz. Aşağıdaki düşünce,
iktisat ve toplum arasındaki ilişkileri keşfetme ve toplumsal iliş
kilerin üretiminde, toplumların deviniminde ve genelde tarihte
zihinsel ve maddî olanın ağırlıklarını tahlil etme girişimlerinde
benim de hareket ettiğim nokta budur (Godelier 1-988: 3).
1970’li yıllarda M elanezya’d a etnografik araştırm alar yürü
227
A N T R O P O L O Jİ
228
K uram lar, K ura m cıla r
229
A N T R O P O L O Jİ
230
K uram lar, K ura m cıla r
231
a n tro po lo ji
138 Ulin (2001: 164). “ toplum sal varlık 'ı “tarihsel varoluşun m addî etk ile
şimleri," "toplumsal bilinç"i ise. “ insan edim lerinin kimlik, ve anlamlarını edindiği
kavram, karşılıklı beklenti ve kültürel değerler” olarak tanımlamaktadır.
232
K uram lar, K uram cılar
tan çok tahm in olm a karakterleri ile ilgili b en im daha önceki ar
güm anım ı güçlendirir. A çık ve form at if k avram lar lehine kapalı
vc statik kavram ve benzeşlirm elerin reddedilm esini de doğru
lar: ‘hareket yasası’mn yerine ‘süreç m a n tığ ı’nı koyarak, deter
m inizm i önceden belirlenen program lam a ya da zorunluluğun
aşılm ası olarak değil, ‘sınırları belirlem e' ve ‘basınç uygulam a'
anlam ında anlayarak. Bu. yapı nosyonunu alakoym ak dem ektir:
fakat biçim leri itibariyle çok-yönlü olm aya dev am eden toplum
sal bir oluşum içinde yapısal gerçekleşm e (sınırlar ve basınçlar)
olarak” (T hom pson 1994: 188).
dır. Bundan dolayı bir rençper, devleti olan bir toplum a entegre
edildiğinde, yani kendi toplum sal katm anı dışında olan güç sa
hiplerinin talep ve yaptırım larına tabı hale geldiğinde, gerçek
anlam da köylülükten söz edebiliriz (W olf 2000: 29-30).
Öte yandan, yine W o lf a (2000: 32-36) göre köylülük, tabi o l
duğu daha geniş bağlam la, ya da kendisini denetim altında tutan
kesim lerle, kendi birim inin (kırsal hane halkı ya da kırsal cem a
at) tüketim talepleri ile dış talepler arasında kırılgan bir dengeyi
sürdürm e yolunda süreğen bir gerilim i yaşamaktadır. Bu denge,
farklı koşullarda, üretim i arttırm ak ya da tüketimi kısm ak gibi iki
farklı stratejiye yol açabilm ektedir. V e kitabı, bu gerilimi iktisa
di, toplum sal ve ideolojik veçheleri içerisinde tahlil konusunda
önem li bir katkı oluşturm aktadır.
W o lf un köylülüğü kendi başına, daha doğrusu devletle iliş-
kinliği içerisinde tahlile elverişli bir kendilik olarak ele alan çer
çevesinin yanı sıra, antropolojide “ Siyasal İktisat” olarak anılan
ve günüm üz küreselleşm e kuram larına öncülük eden bir yakla
şım. köylülük ve genelde kırsalı, “gelişm işlık-azgelişm işlik” te
rim leriyle açıklanan bir “m erkez-çeper” ilişkisi bağlam ına, yani
“dünya sistem i” içerisine yerleştirm ektedir.
234
K uram lar, K uram cılar
235
A N T R O P O L O Jİ
236
Kuram lar, K uram cılar
6410
237
V III. B Ö L Ü M
B İL İŞ S E L A N T R O P O L O Jİ
239
A N T R O P O L O Jİ
240
K uram lar, K uram cılar
241
A N T R O P O L O Jİ
144 Bu ortaklık, ayıtı zamanda "bilişsel bilimler" (ctıi’iUtive s ı ieııce) olarak adlan
Kuram lar, K uram cılar
Bilişsel
A ntropoloji
1 1 1 1
E tnografik E tnobilim Folk A nlatı
A nlam bilim M odelleri G ram erleri
243
A N T R O P O L O Jİ
244
K uram lar, K uram cılar
145 Sapır-Whorf hipotezi, birkaç bakımdan eleştirilmekledir: (i) dil ve kültür arasında
kurdukları ilişki aşırı basittir. Benzer kültürlere mensup kişiler bazen çok farklı dillen konuşur
yada benzer dilleri konuşan halklar çok farklı kültürlere mensup olabilirler, (ii) Dilsel fark
lılıklar vurgusu aşırı abartılıdır. 1960'lardan bu yana dilbilimciler, Chormky'nin dönüşümsel
kuramından (bkz. "Prototip Kuramı ve Şema Kuramı" alt başlığı) dolayı, dilin evrensel özel
liklerini vurgulamaktadırlar, (iii) Dilin düşünceyi belirlediğini kanıtlamak mümkün değildir,
(i v) Şayet farklı dilleri konuşanların düşünce yapısı birbirinden farklı ise, ozaman farklı dilleri
konuşanların birbirlerini anlamaları imkansız hale gelir (Barnard 2001:110-111)
245
A N T R O P O L O Jİ
246
K uram lar, K uram cılar
247
A N T R O P O L O Jİ
248
K uram lar, K u ra m cıla r
249
A N T R O P O L O Jİ
K+ : ak o , k ata , tay o , k am i
K -; k a , s iy a , k a y o , sila
Tagalog dilindeki zam irlere dair anlam biiim sel alanın ikinci
özelliği, sözcükte “sen” (S) hitabının olup (+) olm adığıdır (-).
S+ : k a , k a ta , ta y o , k a y o
S - ; a k o , s iy a , k a m i, sila
250
K uram lar. K ura m cıla r
K
+ -
k ata ka
+ tayo kayo
- ako siya
kam i sila
251
A N T R O P O L O Jİ
kâyuh “bitki”
I
qilam nun “ot cinsinden bitki”
I
lâd aq “biber”
kutiq m anuk
252
K uram lar, K uram cılar
ter karşıtlık ve dahil olm a ilişkisine dayanan bir çözüm lem edir.
Ayrıca, bileşen analizinde tezat terim lerin özellikleri ön planda
dır, taksonom ilerde ise, terim ler arasındaki ilişkiler ön plandadır
(K ronenfeld 1996:226).
253
A N T R O P O L O Jİ
254
Kuram lar, K uram cılar
yaptığı çalışm alara dayanır. Bartlett, şem ayı, dikkati kontrol eden,
belleği yeniden inşa eden ve daha önce karşılaşılan şeyleri tanım a
ve hatırlam ayı sağlayan hipotetik zihinsel yapılar (soyut bilgi ya
pılan) olarak tanımladı. Daha sonraları, bir bireyin bir olaya iliş
kin ilk deneyim inin, onun bilişsel gelişim inin sınırlılıkları içinde
belleğinde varolan şemalardaki rasyonelleştirm e, ilişkilendirm e,
değiştirm e süreçlerine m aruz kaldığını varsaydı. Böylece, uya
ranların yorum lanm ası sayesinde belleğin yeniden inşa edildiğini
ve daha önem lisi, şemaların sürekli dönüştüğünü ortaya koydu.
Ne yazık ki, o tarihlerde davranışçılık ekolünün deneysel yöntem
lerinin psikolojide baskın olması nedeniyle, onun çalışmaları göz
ardı edildi (Erasmus, B oshoff ve R ousseau 2002).
Çağdaş bilişsel psikoloji 1950’lerde gelişm eye başladığında,
insan zihnine ilişkin dikkat, bellek, problem çözm e gibi tem a
lar B artlett’in şema kavram ını gündem e getirdi. 1970’lerde, çok
karm aşık olaylar silsilelerine ilişkin bilginin bellekte nasıl temsil
edildiğini açıklam ak üzere yapılan çalışm alar şema kavramının
alanını genişletti (Erasm us, B oshoff ve Rousseau 2002). D olayı
sıyla, bilişsel antropoloji gibi başka disiplinler tarafından da bu
kavram dikkate alındı. Daha yakın tarihlerde, 1986’da, yine psi
koloji alanından David Rum elhart, Jam es M cClelland ve PDF
(Parallel Distributed Processing) Araştırm a G rubu, bir düşünce
(yani, bilgi-işlem ) kuramı olan “paralel dağılım lı işlem 152 modeli
ni geliştirdiler ve buna ilişkin yazdıkları iki ciltlik Parallel Distri
buted Processing: Explorations in the Microstructure o f Cogniti
on (Paralel Dağılım lı İşlem: Bilişin M ikroyapısının İncelenm esi),
bilişsel bilim lerde temel başvuru eseri oldu. Bu model, zihni pa
ralel dağılım lı işlem ağlarından oluşm uş karmaşık bir yapı olarak
152 "Bağlantıcılık” (connecfionism) da denilen paralel dağılımlı işlem modeli, bi
lişsel bilim alanında çok-disiplinli (nürobilim, psikoloji, felsefe, yapay zeka, bilgisayar
bilimleri) bir kuramdır. Daha önceleri, düşünce, lek bir işlemci tarafından tek bir hat
boyunca gerçekleştirilen bir d i/i analiz akli vitesi olarak görülmekteydi. Oysa bağlanu-
cılık modeli, birbirine paralel çalışan birçok işlem birimi sayesinde bilginin aynı anda
bellek sisteminin tüm kısımlarına dağıldığını ileri sürer. Bu kuramın en önemli varsayım
larından biri, bilginin belli birimlerde değil, birimler arasındaki bağlantılarda saklandığı
önermesidir (Bloch 1994: 280-81).
255
A N T R O P O L O Jİ
ele alır (D ’A ndrade 1990:65). İşte, günüm üzde çok popüler olan
şem a kuram ı, zihnin işleyişini bu m odele dayandırır.
Şem alar, duyu organları tarafından algılanan uyaranlar ile
davranışsal tepkiler arasında aracılık eden ve beyinde depolanan
kavram sal soyutlam alardır. Bu soyutlam alar; algılam a, kavrama,
kategorileştirm e ve planlam a, tanım a ve hatırlam a, problem çö z
m e ve karar verm e gibi insanın her türden bilgiyi işlem esinde te
mel teşkil ederler (Casson 1994: 64). D olayısıyla, şem aların bel
leğim izde kalıplaşm ış -am a sabit olm ayan- kavram larla temsil
edilen bilişsel yapılar olduğunu söyleyebiliriz (D 'A ndrade 1995:
142). Aynı zam anda, nesnelere, durum lara, eylem lere ilişkin bil
gim izi yapılandıran işlem yapıcıdırlar.
Şema, birbirinin kopyası olmayan belirli lürden olaylarla il
gili deneyimlerin sonucu olarak gelişir; şemalar çevresel düzen
liliklerin soyut temsilleridir. Olayları: aktif lıalc gelen şemalara
dayalı olarak kavrarız.
Şemalar aynı zamanda işlem mekanizmalarıdır; işaretin seçi
minde, çevremiz tarafından sağlanan verinin gramer açısından in
celenmesinde ve genel veya özgül hipotezlerin sağlanmasında aktif
hale gelirler. Aktif hale gelen işlemlerin, hepsi değilse de, çoğu
otomatik1' 1 olarak ve algılayıcı-kavrayıcı tarafından farkına varıl
madan vuku bulur(Mandler’den aktaran D’Aııdrade 1995: 122).
Bu tanım dan da anlaşılabileceği gibi, şem alar dört tem el iş
lem yaparlar: (i) seçme, (ü) soyutlam a, (iii) yorum lam a ve (iv)
bütünleştirm e. İlk işlem, seçm edir ve bu. var olan bir şem aya
göre seçici bir şekilde kodlanan (yani, hafızada depolanm ak ü ze
re uygun bir form a dönüştürülen) bilgiye vurgu yapar. Seçilen
bilgi bir sonraki soyutlam a işlem inden geçer. Şöyle ki, ana fikir
veya anlam kodlanır ve gerekli olm ayan birtakım detaylar bel
lekten atılır. İnsanlar kodlam a sırasında ve hatta bilgi depolan
dıktan sonra, bilgiyi yorum lar ve bazı çıkarım larda bulunur. Son
153 Bilişsel psikolog Mandler. belleği iki ayrı lüre ayırır: otomatik olan ve otoma
tik oltımvaıı. Otomatik bellek, hızlıdır ve tasarlanmamışım, bilinçli bir hatırlamayı gerek -
lirtnez; oysa otomatik olmayan bellek, görece daha yavaştır ve biliııçli-maksaılı işlemi
gerektirir (D'Andradc 1995:144).
256
K uram lar, K u n ım c ıla r
154 Bu konu, dahil sonra, ‘‘folk modelleri/ kiikiirel modeller" başlığı altında tekrar
ele alınacaktır
257
A N T R O P O L O Jİ
258
K uram lar, K uram cılar
259
A N T R O P O L O Jİ
260
K uram lar. K uram cılar
261
A N TR O P O LO Jİ
157 Folk modelleri, daha tince gördüğümüz İdik taksonomilerindeır farklıdır. Bi
lişsel sistemlerin külıiire özgü olduğu önermesini her iki yaklaşım da paylaşmakla birlik
te. hatırlanacağı gihi, folk laksonomilcri dilbilimsel analiz teknikleri ile belirli bir alanda
ki kategori sistemleri üzerine odaklanmışlardı.
158 Bu adlandırma sorunu, bilişsel antropologlar arasında tartışmalı bir konudur.
Bıııııın için bkz. Keesing 1987.
159 Ktilıiire! düşünce sistemleri kotlusunun anıropolojıde ııztın bir araştırma gele
neği vardır. Bilişsel antropolojinin "kültürel modeller" yaklaşımı ile bu konuya katkısı,
daha çok araştırına yöntemlerine ilişkindir (O'Andrade 1990:108).
262
K uram lar, K ura m cıla r
263
an tr o p o lo ji
264
K uram lar, K uram cılar
265
A N T R O P O L O Jİ
266
Kuram lar. K ura m cıla r
267
A N T R O P O L O Jİ
268
K uram lar. K ura m cıla r
269
A N T R O P O L O Jİ
161 Dil felsefesinde “söz edimleri kuranu"na ilişkin ilk çalışmalar 1960'larda İn
»iliz felsefeci J 1.. Austin ile birlikte başlar (Uaglelon 2004: 149). Bunun yanı sıra bran
şız felsefeci Paul Ricoeur (2000) ve Amerikalı felsefeci John R. Searlc (1982). bu alanda
başla gelen diğer isimler arasındadır.
270
K uram lar. K uram cılar
162 Günümüzde söylem anali/i çalışmaları genellikle birbirini dikey yaıay ek
sende kesen iki kuramsal boyuttan oluşur. Birinci boyutla meıin {text) - bağlam (rmı-
rexr) karşıtlığı vardır. İkinci boyutta, güç/ iktidar dinamiklerine odaklanan araştırmalar
ile sosyal inşa süreçlerini dikkate alan araştırmaların karşıtlığı yer alır. Bu iki boyudın
kesişme alanlarına baktığımızda, söylem analizi çalışmalarını dörl ana grupla toplamak
mümkündür: ''yorıımsamacı yapısalcılık’’ Ibağlam-sosyal inşa), "eleşlircl söylem analizi”
(bağlam-eleşlirel), “'sosyal dilbilimsel analiz” (rnelin-sosyal inşa), "eleştirel dilbilimsel
analiz." (melin-eleştirel) (Phillips ve Hardy 2002: 19-20)
271
A N T R O P O L O Jİ
272
Kuram lar, K uram cılar
VIII. 7. I. A n la tı A n a lizi
Anlatı yapılarına (narrative structures) ilişkin çalışm alar, Rus
halkbilim cisi Vladim ir Yakovleielı P ropp’un ünlü kitabı M orp
hology o f the Folk Tale’den (M asalın Biçim bilim i) köken alır.
Propp, Rus m asallarının yapısıyla ilgilenm iş vc m asalların görü
nürdeki çeşitliliğinin altında tekbiçim illiğin olduğunu gösterm ek
işlem iştir. Başka bir deyişle, Propp yüzeydeki çeşitliliğin altında
yatan yapısal düzeni ve bu düzenin işleyişini sağlayan tem el iş
levleri bulup ortaya koym ayı am açlam ıştır (Rıfat 2005:177).’6h
166 1928’de Rusça ilk baskısı yapılan bu kitap, 1958'de İngilizce'ye ve daha
sonraki yıllarda diğer batı dillerine çevrilmiştir (Türkçe çevirisi 1985’de yayımlanmış-
ıır) (Rifal 2005:177) Propp un anlatı yapılarına ilişkin çözümlemesinin yeniliği ancak
1960 lardan sonra, çeşitli dillere çevirisi yapıldıktan sonra, fark edilebilmiştir. Propp'a
göre, masalların teme! bölümlerini kişilerin eylemleri oluşturmaktadır. Propp. masalın
işleyişini sağlayan temel işlevleri masal kişisinin eylemlerine göre tanımlamıştır. Bu ey
lemleri kişilerin her masalda farklı niteliklere bürünen özelliklerinden soyutlayan Propp
273
A N TR O P O LO Jİ
274
K uram lar, K uram cılar
VIII, 8. D eğerlendirm e
Son söz olarak denebilir ki, 1950’lcrde etnobilim olarak baş
layan bilişsel antropoloji arlık çok disiplinli bir yaklaşım dır. Y a
rını yüzyıllık bu siireç içinde, bilişsel antropoloji bazı başarılar
elde etm iştir: taksonom ileıin nasıl çözüm leneceği; bir alandaki
terim lerin nasıl sınıflandırılıp, dereceleııdirilcccği; prototipik
215
A N T R O P O L O Jİ
«i «t
276
IX . B Ö L Ü M
S İM G E S E L ve Y O R U M S A M A C I
A N T R O P O L O Jİ
167 Kant, düşüncenin içeriğinden bağım sız temel düşünce yapılarının varlı
ğını tine sünm iş ve sim gesel biçim ler ve düşünceyle ilişkileri üzerine, psikoloji ve
toplum bilimlerinde elk ili olan bir kuramı biçim lendirm işi). Kant, insanların gerçek
dünyaya ilişkin doğrudan bir içgörü sahibi olabileceklerini reddetmekte, olasılık,
varoluş, zorunluluk, itiz, neden z a m a n , m ek a n vb. saltık zihinsel kategorilerin, in
sanların dış dünyaya ilişkin bilgi edinmelerini sağlayan b elim leyici araçlar o ld u ğ u n u
söylem ekteydi. Ona göre bilm ede akıl şeylere değil, şeyler akla ııy ıım sağlıyordu.
277
A N T R O P O L O Jİ
278
K uram lar. K uram cılar
279
A N T R O P O L O Jİ
4$ & $
280
K uram lar. K uram cılar
iletişim aracı işlevi gören bir gösterge ve sim ge sistem inin taşı
yıcısı, ürünü, öznesi ve nesnesi olarak görm ekte, insanların diğer
insanlarla ve doğal dünyayla etkileşim i içerisinde edindiği kod
lar ve iletiler sistem ini incelem ektedirler.
Sim gesel analız, bir yandan Sigmund Freud'un psikanali
zinden, bir yandan da VVhorf ve S ap ir’in, 1950’lerde ünlenen
lingüistik vc etnobilim sel incelem elerinden esinlenm ektedir.
Freud, özellikle The Interpretation o f D ream s (Rüyaların Y oru
m a - 1900)’de, sim gesel analizin kimi temel yöntem ve yönelim
lerini birey düzlem inde ortaya koyar. Özellikle bilgiye kişi için
anlam ve düzen katan inançların bilinçdışı yönlerinin önemini
vurgular, sim gelerin çoğul anlam lar yüklenm e, yoğunlaşm a ve
ver değiştirm e süreçlerini inceler. Freud böylelikle, bilincin (bas
tırılm ış) bilinçdışı için bir izge (code) haline gelişini izler (Dol-
gın. K em nitzer ve Schneider, 1977: 5).
A ntropolojide sim gesel analizin bir başka kaynağı ise, 1in-
güistiktir. İnsan bilgi vc iletişimi, tikel bir tarihscl-toplum sal
bağlam da anlamı olan, paylaşılan bir sim geler sistemi olan dil
üzerine tem ellendiğinden, lingüistik, bu yaklaşım da önem taşı
m aktadır. Sim gesel antropologlar kültürün bireylerden yalıtıl
mış olarak varolm adığına, bireyin çevresindeki olay ve şeyleri
yorumhıyış tarzlarında yattığına inanm aktadırlar. Bu nedenle de
göslergebilim sel yaklaşım ı izler, yani anlam analizi üzerinde yo
ğunlaşırlar.
“ ... dilin incelenm esi. F reu d 'u n bireysel zihin için söyledik
lerinin, grupların inançları için de geçerli olduğuna dair güçlü
ipuçları sağlam ıştır: gruplar üyelerinin sahip olduğu inançlara
düzen veren simgesel izbelere ya da gösterge sistemlerine sa
hiptirler; bunlar grup içinde yeni bilginin gelişm esini şekillendi
rirken, aynı zam anda eski gözlem lerin tekrarlanm asını sağlarlar;
bu izgcleı, tıpkı bireylerin bilinçli kodları gibi, karm aşık m otif,
deneyim , bilgi ve arzu dizisinin yoğunlaşm asını temsil etm ekte;
bir yandan bunları şekillendirip ifade ederken, bir yandan da pek
çoğunun yüzeyinin altında, söylenm em iş olarak kalm asını sağ
la m ak tad ır' (D olgin vd. 1977: 6).
281
A N T R O P O L O Jİ
282
K uyum lar. K uram cılar
dizimsel dizisel
(sytııagnıatic) {associative/paradigmatic)
283
A N T R O P O L O Jİ
terim leri antropolojide çok çeşitli yorum lara konu olm uştur; gös-
lergebilim , sim gecilik ya da sim gebilim c olan ilgileri nedeniy
le birbirleriyle ilişkilendirilen antropologlar, ortak bir kuram sal
yöneliş bir yana, ortak bir sözlüğü dahi paylaşm am aktadırlar.
Sim geciliğin antropolojik incelcnişinde birkaç farklı akım
dan söz edilebilecektir: L e v i-S tra u ss’un yapısalcılığı, V icto r
T u r n e r ’ın sim geyi bir toplumsal süreç olarak ele alışı,174 D avid
S c h n e id e r’in bilişsel antropolojiden türeyen sim gesel antropo
lojini, C liffo rd G e e rtz ’in yorum sam acı antropolojini, vb.
Yine de, farklı çerçevelerden hareket etseler de. Turner, S ch
neider vc G eertz, kültürü görece özerk bir kendilik, bir anlam sis
temi olarak ele alm akta, sim geler ve toplum sal törenlerin şifrele
rinin çözüm lenm esi ya da yorum lanm ası yoluyla anlam ın oılaya
çıkartılm asıyla ilgilenm ekteydiler. Ancak T u rn e r'da yapısalcılık,
hatta yapısal-işlcvselcilik vurgusu daha belirginken. Clifford G e
ertz, özellikle 1970 sonrasında kalem e aldığı yapıtlarda kültürel
tikclciliğe vurgusuyla, yapısalcılıktan uzaklaşacaktır.
284
K uram lar, K uram cılar
285
A N T R O P O L O Jİ
286
Kurallılar. K uram cılar
287
A N T R O P O L O Jİ
la bir ayinsel simge, pek çok gösterilenle il i şki lencl iri lebil ecektir.
Simgelerin ikinci özellikleri ise, “anlam kuluplaşm asf’na sahip ol
malarıdır: toplum sal davranışı kodlayan “norm atif kutup” ile, du
yum organlarıyla algılanabilenlerin toplandığı “duyusal kutup” :
“Ayinsel simge, ayinsel davranışın özgül özelliklerini elde tutan
en küçük ayin bilimi, (...) ayinsel bir bağlamdaki özgül yapısının
nihai birimidir. Bu, semantik bir yapıdır (yani gösterge ve sim ge
lerle gösterdikleri arasındaki ilişkiler üzerinedir) ve şu özelliklere
sahiptir: i) çoğul anlamlar (sit’nijh:ata) - ayinsel bağlamlarda duyu
ların algıladığı anlam ve nesneler (yani simge araçları) çok sayıda
anlama sahiptir: ii) görünüşte ayrı olan signijlcttla n m birleşmesi
- ö z d e ayrı olan gösterge olgu ya da düşüncede analoji ya da iliş-
kilendirme/çağrışıtn yoluyla birbirine bağlanır; iii) yoğunlaşma
- çok sayıda fikir, şeyler arasında ilişkiler ve etkileşimler simge
aracı [ararından eşzamanlı olarak lenısil edilir iv) gösterge ku-
luplaşması - başlıca ayinsel simgelere yakıştırılan atıllar genellikle
zıt kutuplarda gruplaşma eğilimi gösterirler. Bir anlam kutbunda
ampirik araştırına göstergelerin ahlaki ve toplumsal düzenlerin bile
şenlerine atıfta bulunduğunu göstermektedir - buna simgesel anla
mın ideolojik (y ad a normatif) kutbu denebilir; öteki, duyusal (ya da
o reaic) kutupla, arzu ve duyguları uyaracağı düşünülen görüngü ve
süreçlere atıllar yoğunlaşmıştır. Böylelikle kuzeybatı Zam biya'da
yaşayan Ndemlnı halkının, kızların ergenlik ayininin odak simgesi
olan mudyi ya da süt ağacının (D ip lo n lm tcu s mossamblciensis).
normatif kutbunda kadınlığı, anneliği, ana-çocuk bağını, olgun ka
dınlığa erginlenen yeniyelme bir adayı, özgül bir anasoyunu. ana-
soyluluk ilkesini, ‘kadınların bilgeliği’ni öğrenme sürecini, Ndem-
bıı toplumunun birliğini ve kalıcılığını ve anayaııh soyun deneti
mindeki çeşitli ilişkilere -dom estik, hukuksal ve siyasal- içkin tüm
değer ve erdemleri temsil etliğini gösterdim. N orm atif anlamının bu
veçhelerinden her biri, ergenlik ayininin özgül bir bölümünde başal
hale gelir; birlikle Ndembu kültüründe dişiliğin yapısal vc komünal
önem ine ilişkin yoğunlaştırılm ış bir Öııemıc oluştururlar. Duyusal
nidan Madenin yerini dolduran davranışların ve duygusal geril im lerin bilinçli ya da
b ilinçsiz şekilde boşalm asına izin veren yüksek ölçü d e yoğunlaşm ış davranış biçim
leri" olarak tanım ladığı yoğunlaşm a simgeleri arasında bir uyırıııı yapm akladır takı
Morris 2Ü04; 384). Turner m kastettiği, bıı İkincilerdir.
288
K uram lar, K uram cılar
kutbunda aynı simge, anne sülüne (ağaç sütümsü bir sıvı salgıla
m ak tad ır- gerçekte, duyusal kutupla ilişkilendirilen göstergeler ge
nellikle simgenin duyusal olarak algılanabilen özellikleriyle az çok
doğrudan bağlantılıdır) atıfta bulunur. Adayın köyünün yakınında
bulunan ağaç, önemli kültürel temaları ifade eden, simge açısından
zengin (sözcükler, nesneler ve eylemler) ayinsel bölümler dizisinin
merkezi haline gelir” (Turner 1977: 184-185).
V e nihayet, T u m cr’a göre sim gesel tem alar genellikle “ikili-
zıthklar” halinde dizilm ekledir: kan-süt, eril-dişil vb.
N e ki simgesel analizin en önem li özelliklerinden biri, esasta
betim leyici oluşu ve kuramsal ve m etodolojik formül as yon! a-
ra kapalılığıdır. Boasçılar gibi sim gesel antropologlar da, tikel
verileri yerel düzlem de derleyerek insan anlayışının tüm ellerine
ulaşm aya çabalarlar. Veriler genellikle tikel kültürlerden edınil-
diğinden, evrensel bir görüngü olarak kültürü kavram aya olanak
sağlayacak kuramsal bir tem el sunm ada yetersiz kalmaktadır.
V ictor T urner’m da, esas olarak N dem bu ayinlerine dayalı ana
lizleri. bu eksiklikten bağışık değildir.
IX. 3. M a ry D ouglas (1 9 2 1 -)
D inam ik kuramsal çerçevesi ve yapısalcı yaklaşım ıyla Mary
D ouglas, bu genellem elerin dışında sayılır. Esas olarak bireysel
eylem ile bu eylem in yorum landığı kültürel çerçeveler arasında
ki ilişkilerle ilgilidir.
Britanyalı antropolog M ary D ouglas, Katolik m anastırındaki
orta Öğreniminin ardından, O xford’da felsefe, siyaset ve iktisat
öğrenim i gördükten sonra, bir süre Söm ürge B ürosu’nda çalış
mıştı. A ntropolojiye ilgisi, bu deneyim inden kaynaklanm aktadır.
İzleyen dönem de, O xford’a dönerek Evans-Pritchard’m öğren
cisi oldu. Z aire’nin Kasai bölgesinde Lelefer arasında alan araş
tırm ası yapan Douglas, U nıvesity C ollege o f L ondon’da antro
poloji dersleri vermiş, New Y ork’da bir süre Russel Sage Vakfı
m üdürlüğünde bulunm uş, ardından Princeton ve W iscounsin
Ü niversitelerinde antropoloji dersleri vermiştir.
289
an tro po lo ji
290
K uram lar, K uram cılar
291
A N T R O P O L O Jİ
292
K uram lar, K uram cılar
177 “(Grid), serbcsl Liearî m uameleleri önleyen vc bireyler arasında yer alan-
yalıtmılardan oluşur Etkileşim düzeyi, tam fiziksel yalıtım la ya da kendi kendini
yaralan kurallarla düşürülebilir. ( ...) Bireyleri serbest ticarî muamelelere girmekten
alakoyarken içinde bulundukları durumu lek başına açıklayan sınıflandırmalar biçi
m ine biirüııebileıı bu tür yalıtımlara 'güçlii şebeke (grid)' adını vereceğiz. Bu ölçekte
aşağıya indikçe valilim zayıfladığından, bireyler birbirleriyle isledikleri gibi ilgilen
mek için daha çok faaliyet alanına sahip olurlar” (D ouglas & Ishcrwood, 1999: 56).
293
A N T R O P O L O Jİ
C
D
Yüksek grid'yüksek grup
Yüksek griJ/ıiüşük grup
Geniş ölçüde bütünleşmiş, hiyerarşi
Gönüllü ya da zorunlu tecrit
var
B
A
Düşük gri d/yüksek grup
Düşük grid/düşük grııp
Güçlü ölçüde bütünleşmiş, rekabet
Etkin bireycilik, genellikle rekabet
yok
G
R
I
D
GRUP
294
K uram lar, K uram cılar
295
A N T R O P O L O Jİ
296
K uram lar, K uram cılar
297
A N T R O P O L O Jİ
298
K uram lar, K ura m cıla r
luınlamava çalışırken, nasıl yaşadıklarım ihmal etm ekledir’ (akl. Kupcr 1999: 15(i).
I&2 B öylesi bir kuramı. 1950'lerde Colum bia Üniversitesi tideki. Sahlins'in
299
A N T R O P O L O Jİ
300
Kuram lar. K u r u m a la r
301
a n tro po lo ji
M ark sizm ’de saptadığı ikinci bir aslî zaaf da, tem el ya da
altyapının da tıpkı üstyapı gibi “bir anlam lar sistem inin tezahü
rü" olduğunu görem eyişidir. O ysa “insanlar ne düşünüyorlarsa
odurlar" (akt. Kuper 1999: 170). Sahlins “ ilkel” toplum lar için
yapısalcı, kapitalist toplum lar içinse m arksist analizi öngören
yapısalcı uzlaşm ayı da kabul etm em ekte, sim gesel düzen ya da
kültürün tüm toplum lardakı başatlığı ve belirleyiciliğini vurgu
layan tek bir kuramın gerekliliğini savunm akladır. Kabile top-
lum larıyla m odem toplum lar arasındaki fark teknolojilerinde ya
da toplum sal örgütlenm elerinde değil, sim gecilik kaynaklarının
farklılığında yatm aktadır. A krabalık eğreltilem esi kabile top-
lum larında başatken şeflikler devlet dinine, kapitalist toplum lar
ise İktisadî sim geciliğe yaslanm aktadır.'*5 V e bunlardan herbiri
(akrabalık, devlet dini ve para) doğal olgular ya da nesnel zorla
m alara karşı geliştirilm iş rasyonel stratejiler değil, sim gesel söy
lem lerdir; şu halde neoklasik iktisat, faydacılık, hatta M arksizm
gerçekte Batılı (kapitalist) toplum lartn analitik anlatıları değil,
“yerli" ideolojilerdir. Tıpkı sosyobiyolojinin bir “piyasa ideolo
jisi” olduğu g ib i... (K uper 1999: 171).
Ancak Sahlins, bu noktada kültürel evrim i (m addî güçler o l
m adığına göre) neyin m üm kün kıldığı sorusuyla yüzleşm ek d u
rum unda kahr. Eşitlikçi toplum lar nasıl olur da şeflik ve devlet
lere dönüşm ektedir?
Sahlins bu soru karşısında Boas geleneğinin “kültürel te
m aslar ve fetihler” yanıtını yeterli bulm am akta, ve şeflikler ve
devletlere doğru evrensel kabul ettiği değişim in temelini fikir
ler alanında araştırılm ası gereğini vurgulam aktadır. Bunun için
L evi-S trauss’un değişken “sıcak" ve değişim e kapalı “soğuk"
toplum lar cğreltilem esine başvurur. H edefi, şeflikten devlete de
vinimin kültürel bir anlatısını sunan bir “ yapısal tarih” kurm aktır.
185 Sahlins bunıı kanıtlamak için Amerikalıların temel ‘gereksinim leri’ için
neyi iirelliğine eğilir ve 'gereksinim ler'in kültürel olarak inşa edilm iş okluğunu,
rnetaların sim geler olarak işlediğini, gerçekte rolleri toplum sal konum lan lem sil
etm ekle sınırlı olm ayıp, kimlik im gelerini de imal eden birer Amerikan lo le ıili’
olduklarını vurgular.
302
K uram lar, K ura m cıla r
304
K uram lar. K uram cılar
305
A N T R O P O L O Jİ
306
K uram lar. K uram cılar
307
A N T R O P O L O Jİ
308
K uram lar, K uram cılar
309
A N TR O F O I.O .Iİ
ton İleri A raştırm alar E nstitüsü'ntle bir Sosyal B ilim ler O kulu
kurar. Bu okula, sosyal bilim lerde pozitivisl m etodolojiyi redde
den yorum sam acı yaklaşım ı egem en kılacaktır. The Interpretati
on o f Cultures (K ültürlerin Y orum lanışı - 1973) ve L ocal K now
ledge (Yerel Bilgi - 1983)'i bu görevi sırasında kalem e alm ıştır.
Bunların yanında, klasik Bali devleti incelemesi N egara (1980),
ve antropoloji üzerine iki çalışm a, Evans-Pritchard, M alinow ski,
L evi-Strauss ve Ruth B encdict’in yazılarım inceleyip antropo
lojinin bir "‘yazı tü rırn d e n başka bir şey olmadığını savunduğu
Works and Lives (işler ve Y aşam lar - 1988) ile A fter tlıe Fact
(Gerçeğin Ardından - 1995) de yeni yönelişinin dam gasını taşı
yan yapıtlardır.
K upcr (1999: 80), ClilToıd G eertz’in, antropolojiye A B D 'nin,
A vrupa’nın savaş sonrası yeniden inşamı finanse ettiği ve
A vrupa’nın Asya ile A frika’daki söm ürgelerinin bağım sızlığını
desteklediği it. Dünya Savaşı sonrasında giriş yaptığına dikkati
çeker. A B D sosyal bilim lerinde bu dönem de “kalkınm a” para
digm a hüküm sürm ekte ve daha iyi bir dünyanın kurulm asında
ve yoksul ülkelerin “ kom ünizm in kucağına düşm esinin” engel
lenm esinde bir m isyon üstlenebileceklerine dair iyimser bir hava
egem endir. Geertz bu dönem de W eber ve P arsons'un düşünce
lerine bağlıdır; ve kendini P arsons'un, W cber’e biçtiği m isyonu
tam am lam aya aday görm ektedir: fikirlerle toplumsal süreçler
arasındaki bağlantıların, özellikle de dinsel inanç ile siyasal ve
İktisadî gelişm e arasındaki geri-beslenm enin keşfi.186
A ncak 1960’ların ikinci yarısında bu iyim serlik havası hızla
dağılacaktır. Endonezya deneyim i, A B D ’nin de dahlivle kanlı bir
310
K uram lar, K uram cılar
311
A N T R O P O L O Jİ
312
K uram lar, K ura m cıla r
313
A N T R O P O L O Jİ
314
K uram lar, K ura m cıla r
315
A N T R O P O L O Jİ
sistem olduğu için, kültürel süreçler okunm alı, tercüm e edilm eli
ve yorum lanm alıdır:
“Max Weber ile birlikle insanın kendi ördüğü anlam ağların
da asılı bir hayvan olduğuna inanmakla, kültürün bu ağlar oldu
ğunu söylüyor, bu nedenle de analizin yasa peşindeki deneysel
bilim değil, anlam peşindeki yorumsal bilim olması gerekliğini
öne sürüyorum. B enim peşinde olduğum, açıklama, yüzeysel
muammalarının üzerine toplumsal ifadelerin inşasıdır” (Geertz
1973: 5).
G eeriz'e göre kültür, birim i sim geler olan karm aşık bir sınıf
landırm a sistem idir; kültürün sim gesel dili, kam usaldır. Sim ge
sel işlev ise evrensel olm akla ve genetik kodun yanı sıra insanın
ayakta durm asını sağlayacak bir ikinci kodu oluşturm akla birlik
te, yapısalcıların yaptığı gibi tüm bilişin altında yatan evrensel
ilkeler arayışı, kültürler birbirinden farklı olduğu için, anlam sız
dır. Kültür, toplum içinde paylaşılan ve toplum sal ilişkiler yoluy
la kavranılan sim gesel anlam ların genelleştirilm esidir. Bu görcci
yaklaşım ı, G eertz’i, L evi-Strauss yapısalcılığından ayırm aktadır.
Kültürün kurulduğu som ut sistem , insan zihninin analojilerle ça
lışm a yetisine bağlı olarak işler. “Anlam ağı” herhangi bir parça
daki değişm eyi engeller, bu ise kültürel istikrara katkıda bulunur.
Yine dc, yeni analojiler kurm a yeti ve dürtüsü insanın biyolojik
m irasına içkin olduğundan, değişim , kaçınılm azdır.
Öte yandan, yukarıda da belirttiği üzere, kültürü oluşturan
sim geler G eertz için insanların kavrayış araçlarıdır. A ncak, dün
yanın neye benzediğini anlatm aktan, yani bir dünya m odeli oluş
turm aktan fazlasını yaparlar, insan eylem ine rehberlik ederler:
“İnsan olmak, birey olmaktır ve kültürel örüntülcrin. yaşam
larımıza biçim, düzen, anlam ve yön vermemizi sağlayan tarih
sel olarak yaratılmış anlam sistemlerinin rehberliği altında birey
oluruz" (Geertz 1973: 90).
Şu halde, insan yaşam ının toplum sal ve kültürel yönlerini
ayırt ederken, onları karşılıklı bağım lılıkları içinde ele alm ak,
önem lidir. B ir başka deyişle, kültürel perspektif, disiplinlerarası
316
K uram lar, K ura m cıla r
olm ası gereken daha geniş bir analizin zorunlu bir bileşenidir.
G certz’in yapıtında başından itibaren süregiden bir başka
yönelim de, dini kültürün “hülasası” olarak ele alm asıdır. Din,
bir kültürel sistem dir, am a aynı zam anda kültürün ayrıcalıklı bir
veçhesi, özünde, “düzenli bir bütün olarak dokunm uş kutsal sim
geler küm esi”dir (akt. Kuper 1999: 101). Vc tıpkı kültürler gibi
dinler de, bir yandan dünyanın ne olduğunu bildirir, bir yandan
da davranış modelleri sunarlar:
“Din insanlarda (1) güçlü, kapsam lı ve uz.un süreli ruh halle
ri ve m otivasyonlar oluşturacak doğrultuda etkiyerek. (2) genel
bir varoluş düzlem ine ilişkin kavrayışları biçim lendiren, (3) ve
bu kavrayışları, ruh hallerini ve m otivasyonlarını eşsiz biçim de
gerçekçi gösterecek şekilde (4) b ir olgusallık halesiyle donatan
(5) bir sim geler sislcm idir (G eerlz 1973: 90).
Ve:
“Bir antropolog için dinin önem i, birey ya da grup için bir
yandan dünya, benlik ve bunlar arasındaki ilişkilere değgin g e
nel, am a a v ın edici kavrayışların k a y n a ğ ı-k i bu, \ . . nııı m odeli'
veçhesidir-: bir yandan da köklü ve daha az ayırt edici olm ayan
‘zihinsel’ eğilim ler - ki bu da ‘... için m odel’ veçhesidir- görevi
görm esidir” (G ecrtz 1973: 123).
Ne ki. bunu ancak kabul edildikleri, özüm sendikleıi ölçüde
yapabilirler. G eertz’in Endonezya m onografilerinin, ağırlıklı ola
rak geleneksel dinsel çerçevelerin yeni deneyim leri açıklam ada
ve eylem e rehberlik etm ede yetersiz kaldığında neler olabileceği
üzerine olduğunu görm üştük. G eertz bu noktada, (W eberci) ka-
rizm atik öndeler elinde biçim lendirilen seküler ideolojilerin Öne
mine vurgu yapm aktadır. İdeolojiler, dinin modern ikam eleridir
(K uper 1999: 103). Bu fikirlerini özellikle Endonezya ile F a s’ta
yerel-geleneksel (dinsel) çerçevelerin anlam iletme ve davranış
rehberleri oluşturm ada yetersiz kalışı karşısında “düşüncenin
sekülerleşm esi/dinin ideolojikleşm esi” süreçlerini karşılaştırdığı
Islam O bserved' de geliştirm ektedir. Devrimci bir m illiyetçilik
Endonezya’da kapsayıcı ve seküler bir dindarlığı teşvik ederken,
317
A N T R O P O L O Jİ
318
K uram lar, K uram cılar
319
A N T R O P O L O Jİ
320
X. B Ö L Ü M
F E M İN İS T A N T R O P O L O J İ
321
A N T R O P O L O Jİ
322
K uram lar, K uram cılar
323
A N T R O P O L O Jİ
324
K uram lar, K uram cılar
326
K uram lar, K uram cılar
neş ile ay. gece ile gündüz, iyilik ve kötülük, güç ve sevecenlik,
tutarlılık ve değişkenlik, dayanıklılık ve dayanıksızlık arasında
analojiler inşa etm iştir. Bu niteliklerden biri kimi zam an bir
cinsiyete, kimi zam an da diğerine yakıştırılm ışım . Kimi zam an
erkek çocukların sonsuz ölçüde dayanıksız olduğu ve özel bakı
m a gereksinim duyduğu düşünülm üştür, kim i zam ansa kızların.
Bazı toplam larda ebeveynler kızlar için çeyiz dii/.meli ya da koca
b ulm a büyüsü yaptırm alıdır, başkalarında ebev ey n ler erkek ev
latların evlendirilm esindeki zorluklar konusunda kaygı çekerler.
Bazı halklar kadııılaıııı ev dışında çalışam ayacak kadar güçsüz
olduğunu düşünür, diğerleri ‘kafaları erke kİ eri ilkinden kuvvetli
olduğu içiıı’ ağır işleri kadınların yapm asını uygun bulur. Dişil
ürem e işlevlerinin döncm selliği bazı halkların kadınları büyüsel
ya da dinsel kudretin doğal kaynakları haline getirm esine yol
açm ış, başkalarında ise tam da bu kudretlerin tersine konum lan
dırıl m ışlardır; bizim Avrııpalı geleneksel dinlerim iz dahil bazı
dinler kadınlara dinsel hiyerarşide aşağı roller yüklerken, diğer
lerinde doğaüstü dünyayla sim gesel ilişkilerini, kadınların doğal
işlevlerinin erkekler taralından taklit edilm esi üzerine kurarlar.
Bazı kültürlerde kadınlar en iyi saklanan sırların dahi gözenek
leri arasından süzüleceği elekler olarak görülürken, başkalarında
dedikoducu olan, erkeklerdir. İster küçük konularla uğraşalım ,
isterse insanın evren içindeki yerinin kutsallığıyla, iki cinsiyetin
rollerinin örüntiileııdiriliş tarzlarında, çoğu birbiriylc taban taba
na zıt büyük bir çeşitlilik görürüz” (M ead 1955: 38-39).
Bir başka ilginç yönü, B oas'ın tersine, karşılaştırm alı yönte
mi kültürel varyasyonu gösterm enin ve insan davranışına ilişkin
genellem elere ulaşm anın bir yolu kabul edişidir.
Ve nihayet M. M ead, Coming o f Age in Sam oa nm sonraki
baskıları için kalem e aldığı önsözünde, antropolojik çalışm anın
tıp hekim inden çok. psikiyatrın çalışına tarzına yakın olması ge
rektiğini, kanıt ve olgulardan çok. içgörü ve sezgilerle ilişkili o l
duğunu belirtirken, adeta C liffo rd G e e r tz i haber vermektedir.
Franz B oas'ın öğrencilerinin G estalt psikolojisine, ve bu do
layım la d a psikolojiye/ psikologlara ve psikiyatriye yak iril aşm a
327
A N T R O P O L O Jİ
328
K uram lar. K uram cılar
329
A N T R O P O L O Jİ
330
K uram lar, K uram cılar
X . 3 . E r i lm e r k e z c ilik
M argaret M cad’in ve Sinıone dc B eauvoir’m toplum sal cin
siyete ve evrense] cinsel asim etriye ilişkin açılım ları dönem le
rinin m eslektaşlarınca dikkate alınm ış olsa da, 1970'lere kadar
toplum sal cinsiyetin antropolojik m eseleler açısından ne denli
önemli olduğu vurgulanm ış değildir. Bu dönem de, antropoloji
de kadın ve toplum sal cinsiyete ilişkin incelem eler, kültür-kişilik
195 Meııü ile Beauvoir arasındaki önem li hır fark. M cad'in iktidar ve luik-
ıneııııe m eselelerinden uzak duran apolitik ve kultıirel giire e i konumuna karşın.
Beauvoir* ın siyasi duruşudur.
331
A N T R O P O L O Jİ
332
Kuram lar, K ura m cıla r
333
A N T R O P O L O Jİ
334
Kurum lar, K ura m cıla r
335
A N T R O P O L O Jİ
336
K uram lar, K uram cılar
338
K uram lar, K uram cılar
339
A N T R O P O L O Jİ
340
K uram lar, K uram cılar
C hodorow ’un F reu d ’dan ayrıldığı nokta ise, Freud kadın ile
erkek arasındaki kişilik farklarını biyolojiye dayandırarak205
açıklarken, onun, bireylerin psikolojik form asyonlarında biyolo
jik değil, kültürel etkenlerin rol oynadığını ileri sürm esidir:
“P sik o an a litik teoriy e güre kişilik, e rk ek ve k ız ç ocuğun,
e rk e n ç o c u k lu k d ö n em le rin d e n itibaren y aşad ık ları sosyal-iliş-
kisel d e n e y im le r in b ir so nu cud ur. K işilik g elişim i, bilinçli e b e
veyn h e d e fiy le gerçek leşm ez. Ç o c u ğ u n d e n e y im le d iğ i sosyal
ilişkilerin d o ğ a s ı ve kalitesi, kız y a da e rk e k ç o c u k tarafın dan
b e n im se n ir, içselleştirilir vc ö rg ü tle n ir ve b ö y le lik le ço c u ğ u n
kişiliği oluşu r. S ü re g id e n ilişkiden içselleştirilen şey. ilk ilişki
d e n b a ğ ım sız olarak d ev am e d e r ve g e n e lle ş e r e k kalıcı kişilik
ö zelliğ in i o luştu rur. Bilinç d ü z e y in d e k i b e n lik (selj), ç o ğ u n lu k
la k işiliğinin pek çok ö zelliğinin farkında değ ild ir. B u n la r aynı
z a m a n d a kişinin da vranışını b e lirley en lerd ir: ki bu d a v ra n ışla r
h e m kültürel o la ra k b eklen en h e m d e b irey e ö zg ü olanlardır.
K işin in g e n e l k en d ilik algısı gibi k işiliğ in in bilin ç dü zeyin de ki
y a n l a n ve en ö n e m lis i to plu m sa l cin siy et k im liğ i, kişiliğin b i
li nçdışı o rg a n iz a s y o n u n u n tutarlılığını ve istikrarını g erektirir"
( 1974: 45 - 6 ).
D olayısıyla, C hodorow ’a göre, büyüdükçe genel bir yapıya
kavuşan kişiliğin gelişim i, çocuklukta yaşanılan ilişkisel dene
yim lerin b ir sonucudur. Anne kız çocuğuyla daha fazla özdeş
leşm e eğilim i gösterir. Oğluyla olan ilişkisi ise, onun erkekliğini,
kendisinden farklı olduğunu vurgulayarak kazandırm ak şeklin
dedir; b ir anlam da oğlunu kendisinden uzaklaştırm aya çalışm ak
tadır. B u nedenle, erkeğe kıyasla kadın kişiliği, onun kendisini
daha çok d iğer insanlarla olan ilişkisine ve bağlantısına göre ta
nım lam asıyla oluşur; bu da ego sınırlarının daha esnek olm asına
yol açar. Esnek ego sınırının psikoanalitik literatürdeki anlamı
ise, bireyleşm enin daha zayıf olduğudur (C hodorow 1974).
2 05 Prcııd'a göre erkek çocuk, ilk aşk nesnesi olan annesinde penis noksanlı
ğını gördüğü zaman korkuya kapılır ve. sahneye rakip olarak baba girer: baba, çocu
ğun fantezisinde öldürme ve hadım etme gücüne sahip kişidir, bu nedenle çocuğun
anneye olan sevgi bağını reddeim esi ve bu bağı babayla kurunası gerekir (C hodo
row 1974: 50).
341
A N T R O P O L O Jİ
342
K uram lar, K uram cılar
zam an baskın bir şekilde önem li kabul edilm ekte ve kültürel sis
tem ler erkek rollerine ve faaliyetlerine değer ve yetke verm ekte
d ir ' (1974: 19). Pek çok kültürden örneklerle cinsel asim etrinin
kültürel ifadesi ekonom ik faaliyetlerle ilişkılcndirilebilse de, asi
m etriyi, ritüller, dilin kullanım ı ve erkek çocuğa atfedilen değer
gibi başka alanlarda da görm ek m üm kündür. N e ki, R osaldo’ya
göre asim etrinin yansıdığı tüm bu alanları ayakta tutan temel bir
direk vardır:
"Kıı eşitlikçi d iy e b ilecek lerim izd en cin s el ta b a k a la şm a n ın
en b e lirg in o ld u ğ u to plu m lar» k a d a r lıer y e r d e e rk e k le r k ü ltü
rel d e ğ e rin m e rk e z in d e yer alm ak tad ırlar. Bazı faaliyet alanları
istisnasız e rk e k alanı ad d ed ilir ve bu n ed en le ezici ve lörel bir
ö n e m e sahiptir. B u g ö zlem karşılığını, her y e rd e e rk e ğ in kadın
ü z e rin d e belli bir o to ritey e ve kültürel o la ra k m eşrulaştırılm ış,
k ad ın a b o y u n e ğ d irm e h ak k ın a sah ip o l d u ğ u g e rç e ğ in d e b ulu r”
(1 9 7 4 :2 1 ).
Bununla birlikte, R osaldo’ya göre kadın tüm üyle çaresiz d e
ğildir. D edikodu yaparak, bağırarak, erkek kardeşleri birbirine
düşürerek ya da yemek pişirm eyi reddederek erkeğin otoritesini
zayıflatm a gücüne sahiptir (a.g.y. : 21). A ncak bu güç, kadının
ev-içi (dom estic) alanla sınırlı, kamusal alanın ise erkeğe ait ol
ması nedeniyle, kültürel m eşruiyeti olan ya da otorite anlam ın
da bir güç olam am aktadır. Kadının, çocuk doğurm a ve em zirme
(yani yeniden üretim deki) rolü nedeniyle ait olduğu ev-içi alanı,
“bir ya da daha fazla anne ve onların çocukları etrafında organize
olm uş en küçük kurum vc faaliyet tarzı” (a.g.y. :23) olarak tanım
layan Rosaldo, bu alanın, kadını meşru otoriteden yoksun bırak
ma nedenleri üzerinde durur. N edenler arasında, 1. C hodorow ’un
m odelindeki zayıf egoya sahip kadın kişilik yapısının gelişm esi;
2. ‘Doğa/kiiltüı" hiyerarşik ikiliğinin ‘kadın/erkck’ ikiliğini sim
gelediğini ileri süren O rtner'ın modeli ışığında, kam usal alanın
güçlü olan kültürü, ev-içi alanın ise zay ıf olan kadını temsil et
mesi ve 3. kadının (çocuk bakım ı, yakın çevresindekilerin kişisel
taleplerine cevap verme gibi) ev-içi ihtiyaçlarını karşılarken oto-
343
A N T R O P O L O Jİ
344
K uram lar, K uram cılar
345
A N T R O P O L O Jİ
346
K uram lar, K u ra m cıla r
347
A N T R O P O L O Jİ
348
K uram lar, K uram cılar
duklarm ı ifade etm em iştir, çünkü, ona göre iktidar, ilk kom ünal
toplum larda siyasi bir değişken değildi) (W ebster 1975: 144).
Engels, kadının hane içinde üstün olduğu görüşünü, m uhtem e
len. çalışm asının çoğu M organ’m anasoylu Iroquois çalışm asına
dayandığı için ileri sürm üştü. Ancak, kadınların konum u anasoy-
lıı toplum larda daha iyi olabilse de. kadının iktidarını Tya da üs-
tünlüğünül destekleyen bir kanıt yoktur (W ebster 1975: 144).
E ngels’e yöneltilen daha önemli bir eleştiri ise, tezinin özcü
varsayım lar içerm esi üzerinedir: E ngels’e göre, işbölüm ü ve ser
best cinsel ilişkiyi kadının nefretle karşılayıp, erkeğin buna yat
kın olm ası ’doğal’ olgulardır (M oore 1988: 47).
M arx 'in çizgisinden giden ve E ngels'in teorilerinden ya
rarlanan E leanor Leacock ve Karen Sacks, öncelikle kadının
ikincilliğinin evrensel olduğu varsayım ına karşı çıkarlar. H er iki
yazar da kadının ikincilliğinin. üretim ilişkileri, özel m ülkiyet ve
söm ürgecilik/kapitalist iktisadi ilişkilerle bağlantılı, tarihsel ö z
güllüğe sahip b ir olgu olduğunu ileri sürerek, tem elde Engels’in
teziyle uzlaşm aktadırlar. Ancak Leacock, E ngels’in modeline
tam am en sadık kalırken. Sacks bu modeli sınıfsız toplum lar açı
sından biraz değiştirm eyi önerir.
E leanor Leacock, kadının ikincilliğinin evrenselliğim varsa
yanların, etnik-m erkezci vc crkek-m erkezli önyargıdan m ustarip
olduklarını ileri sürerek, iki ana sava itiraz eder: 1. Kadının sta
tüsünün doğrudan çocuk doğurm a ve çocuk yetiştirm e işlevle
riyle ilişkilendirilm esi; 2. Ev-jçi (ya da özel alan)/kam usal alan
ikiliğinin, toplum sal cinsiyet ilişkilerini incelem ede tüm top
lum lar için geçerli b ir çerçeve olarak ele alınm ası. L eacock’ın
çalışm asındaki önem li husus, sınıflı toplum öncesinde kadının
ve erkeğin eşit değer ve prestije sahip konum larda bulunan özerk
bireyler olduğu saptam asıdır; [özellikle söm ürgecilik ve kapita
lizm. kadın ile erkek arasındaki ilişkileri bozm uştur]. Bu saptam a
doğrultusunda Leacock, şu savları ileri sürer: I. Tüm toplum lar
da kadınların ekonom iye katkısı büyüktür; 2. Kadının statüsü,
annelik rolleri ya da ev-içi alanla sınırlanm ış olm alarına değil.
349
A N T R O P O L O Jİ
350
K urum lar. K ura m cıla r
351
A N T R O P O L O Jİ
352
K uram lar, K uram cılar
353
A N T R O P O L O Jİ
354
K uram lar, K uram cılar
355
A N T R O P O L O Jİ
356
K uram lar, K uram cılar
« * «
357
A N T R O P O L O Jİ
««e
358
X I. B Ö L Ü M
P O S T M O D E R N A N T R O P O L O Jİ
359
antro po loji
XI. I. Post-yapısalcılar
Post-yapısalcıhk, yapısalcılığın, özde yapısalcı terim lerle
eleştirisini getirm esi itibariyle antropolojide ikircikli bir konum a
sahiptir. G enellikle antropoloji dışı alanlarda (felsefe, edebiyat
tarihi, tarih, sosyoloji) alanlarında çalışan post-yapısalcılar, bu
yandan Levi-Strauss ve diğer yapısalcı yazarlara eleştiriler yö
neltirken, bir yandan da eylem in açıklanm ası, iktidarın incelen
mesi ve bir söylem yaratıcısı olarak yazarın yapıbozıtınır'2 yolu
na işaret etm işlerdir. Bu nedenledir ki, post-yapı.salcılık, postm o-
dcrnistlerin yanı sıra, transaksiyonalizm in, yapısal M arksizm ’in,
fem inistlerin de beslendiği bir alanı oluşturm aktadır (Barnard
2001:139). Düşünce hareketleri içinde yapısalcılık geç moder-
niteylc ilintilendirilirken. post-yapısalcılık da poslm odem itenin
önceli ve/veya bir biçimi sayılm aktadır.
Postyapısalcı düşünce ağırlıklı olarak bir Fransız im alatı
dır ve genel yönelim i itibariyle disiplinlerarası bir karakteristik
gösterir. Post-yapısalcılar, yapısalcı terim ve çerçevelere sıkça
başvurdukları için iki yaklaşım arasındaki sınırı belirleyebilm ek
genellikle zordur,211 belki en genel ayırım , post-yapısalcıların
yapısalcılıkta içkin özııe-ncsııc ayırım ını kabullenm edeki gönül
süzlüğüdür.
Postyapısalcı düşüncenin habercisi, genellikle kültürdeki
herşeyin şifresinin çözülebileceğini öne süren seıniyotiğin ilk
tem silcilerinden biri kabul edilen Roland Barthes’dir. Bartlıes,
S aussure’ütı iddiasını tersine çevirerek dilbilim in gösterenlerin
genel bilim inin (sem iyoloji=göstcrgcbihm ) bir parçası değil, se-
m iyolojinin dilbilim in bir parçası olduğunu öne sürmüştür. Ona
212 Y aplbozum u, “bir metnin için d ek i, o m elnin gerçekle olduğu şekli ala
b ilm esi için bastırılmış ya da kabul edilm iş anlam allkalmanlarını ortaya çıkarmaya
yarayan bir stratejidir - özellik le de 'm evcudiyet' varsayımlarını (garantili kesinli
ğin gizli tem sillerini) ortaya çıkarmaya” (A ppignaııcsi vc Garratt. tarihsiz).
2 13 Ö rneğin Al ıhusser kim i y azarlarca torn. Bkz. Blııclı 2002) “yapısal mark-
sistlcr" arasına, kim ilerince de (örıı. bkz. Barnard 2001) “posl-yapısalcılar" arasına
yerleştirilm ekledir. Ya da Roland Barlhes'ın yazılan , yap ısalcılık ile posı-yapısaleı-
lığııı bir karışımını sunmakladır.
360
K uram lar, K uram cılar
göre sem iyolojik çözüm lem e dile geri dönm ekted ir; ve gosterge-
bilim in kendisini Jakobson’uıı eğ retilem eleri sınıfına dahil et
mem ek için bir neden yoktur. G östergebilim cinin çözüm lem ele
rini yaparken kullandığı üstdilin kendisi, bireğreltiiem edir. B art
hes 1967’de ‘yazarın ölüm ü’nü ilan ettiğinde, ‘‘yazarın niyeti ne
olursa olsun, okuyucuların kendi anlam larını yarattıklarını söyle
mek istiyordu. D olayısıyla m etinler her zam an kayan, kararsız ve
sorgulam aya açık şeylerdi. Bu durum, böyle bir yorum un dışında
kalam ayan bilim sel ve yapısalcı yazarlar için dc gcçerlidir” (Ap-
pignanesi ve G arratt, tarihsiz).
Post-yapısalcılık, en fazla, bazı yazılarında Saussure ile Levi-
Strauss’un yapıbozıım una girişen Fransız filozof ve edebiyat
eleştirm eni Jacques Derrida ile bağlantılandırılır. Diğer isim
ler ise, psikanalist Jacques Lacan, sosyolog-antropolog Pierre
Bourdieu ile, son onyıUarın antropolojisini derinden etkileyen
filozof M ichel F oucault’dur.
Jacques Derrida (1930-). Batılı düşünce geleneğini, özellik
le de onun m erkezini oluşturan “akıl” nosyonunu, dünyayı lam ve
kesin olarak tem sil edebileceğini varsayan logos-m erkezciliğini
hedef alm aktadır. Bu kesinlik ve tam lık savı, kesinsizliği ve fark
lılığı bastıran ya da dışlalayan bir totalicaryanizm , bir Oranlıktır.
“Akıl, ötekine karşı kayıtsızdır.” Derrida, bir metnin bütünsel
liğini analiz birim i olarak ele alm akla eleştirdiği yapısalcılıktan
koparken, her metnin çelişkiler içerebileceğini vc de içerdiğini
söylem ekteydi. O na göre, anlam , gösteren ya da gösterilene içkin
olm ayıp, göstergeler arasındaki bir ilişkinin sonucuydu. D aha
sı, anlam yapıları, gözlem cilerini de dahil ediyordu. Bir başka
deyişle, gözlem ci, gözlem lediğiyle bir etkileşim içindeydi. Bu
nedenledir ki, “bütün anlam ve kinılikler(/özdeşlikler) (kendim i
zinki de dahil) geçici ve göreliydi, çünkü bunlar tam kapsayıcı
değildi” (Appignaııesi vc Garratt, tarihsiz). Saussııre’cü diffe
rence (sonraki yapısal dilbilim cilerin “ayırt-edici ö ze llik ler’i ya
da “ ikili zıtlıklar” ) kavram ını, anlam ının bem “farklı.” hem de
361
A N T R O P O L O Jİ
“ertelenm iş”214 anlam ına gelen karm aşık bir kavram a dönüştür
m üştür. Bu fiilin Fransızca’daki çifte anlam ı, D errida için hem
senkronik anlam analizindeki, hem de S aussure’ün konuşm a
karşısında dile tanıdığı öncelikteki çelişkileri yakalam aktadır.
D errida’nın yapısalcılıktan kopuşu, aynı zam anda modern Batı
düşüncesi ve onun evrenseller arayışından kopuştur. Ona güre
m etnin215 dışında birşey yoktur. M etinler, salt başka m etinlere
gönderm e yapm aktadır; başka birşey değil. “M elinler-arası” iliş
kiler kavrayışının antropoloji açısından taşıdığı önem , özellikle
Clifford ve M arcus’un Writing Culture'’undan sonra büyük ölçü
de artacaktır.
P ierre Bourdieu (1930-2002) de, felsefe öğrenim inin
ardından, 1955’te lise öğretm eni olarak hayata atılm ış, 1958’de
C ezayir’de öğretim elemanı olarak görev alm ıştır. Fransa-C czayir
savaşı koşullarında C ezayir’deki B erber kabyM eri arasında
etnografik çalışm a yürütm üş, Fransa’ya dönüşünden (1960) sonra
Paris Ü niversitesi’nde ders vermiştir. 1964’tc Ecole des hautes
etudes en sciences sociales’de öğretim üyeliği yapan ve burada
K ültür Sosyolojisi M erkczi’ni kuran B ourdieu, 1981 ’de College
de F rance’ın sosyoloji bölümüne atanm ıştır B ourdieu felsefe,
antropoloji ve sosyoloji alanında pek çok yapıtın yazarıdır.
B ourdieu'nün iki koşut ilgi alanı, Fransız toplum unda sınıf ve
eğilim ile, K abyle toplum Itırının akrabalık ve aile örgütlenm e
sidir. A ncak antropoloji çevrelerindeki esas etkisi, pratiğe olan
kuram sal ilgisidir.
B ourdieu’nün pratik kuram ının anahtar m etinleri. Esq ııisse
d ’utıe theorie de la pratique ( Bir Pratik K uram ının Anahatları
- 1972) ile, Le seııs pratique (Pratik A nlam - 19 8 0 )'dir. Her iki
yapıtın da argüm anı aynıdır: nesnel anlam a, pratiğin özünü k a
çırm aktadır; bu nedenle aktörün anlayışı vurgulanm alıdır. Ne ki,
362
K uram lar, K uram cılar
363
A N T R O P O L O Jİ
toplum sal eylem inin yapısını veren habitus ile çıkm aktadır. K ül
türel olarak tanım lanm asına karşın habitus' un locus' u bireyin
zihnidir. Toplum sal kurum lardan değil, bir kültürün m ensupları
nın sezgisel olarak başetm eyi bildikleri ‘eğilim ler’den {dispositi
ons) oluşur. B ireyler habitus ve olaylar sistemi içindeki yerlerine
ilişkin kavrayışları uyarınca, ne zam an hangi eğilim leri izleye
ceklerine dair seçim ler yapm aktadır.
B ourdieu’nıin hedefi toplum bilim i kurallara vurgudan, bir
pratik kuram ına yöneltm ektir. Yapının varlığını kabul etm ekle
birlikte; zorlayıcı değil, (kullanm asını bilenler için) m üm kün kı
lıcı, seçim e bağlı olarak varolduğunu vurgulam akladır.
N e ki, bireylerin karar alm a süreçlerine erişim i, eşit değildir.
İktidar (ya da B ourdicu'nün terim iyle “serm aye") burada devre
ye girm ektedir. B ourdieu’niin pratik kuram ına içkin olan iktidar
kuram ı, dünyaya ilişkin pratik taksonom ileri başkalarına dayata-
bilenlerin, iktidarı tanım ı gereği ellerinde tuttukları yolundadır.
Bu. gençLere öğretm ekle, kültürel egem enlikle ya da “sim gesel
şiddel” le gerçekleşebil inektedir.
B ourdieu’nün “iktidar" kavrayışı, “ alan" nosyonuyla bağlan
tılı olarak biçim lenm ektedir. Toplum , daha doğrusu farklılaşm ış
toplum , yekpare bir “biitün" değildir, “tek bir toplum m antığına
indirgcncm eyecek. nispeten özerk" (W acquant 2003: 26), herbı-
rı kendi düzenleyici ilkelerine sahip alanlardan oluşur: İktisadî,
siyasal, dinsel, estetik, entelektüel vb. Aktörler, bu alanlar içinde
işgal ettikleri konum lara göre, bir yandan alanın m antığının da
yatm ası altındadırlar, bir yandan da alanın özgül serm aye türüne
(sanatsal alanda kültürel serm aye ya da yetke, bilimsel alanda
bilim sel serm aye, İktisadî alanda servet vb.) erişim konusunda
birbirlcriylc rekabet ve çatışm a içindedir ve bu çatışm a sürecinde
alanın yapısını ve sınırlarını değişikliğe uğratırlar.
“ Çözüm leyici açıdan alan, konumlar arasındaki nesnel b a
ğıntıların konfigürasyonu ya da ağı olarak tanım lanabilir. Bu
konum lar, varoluşları ve kendilerini işgal edenlere, eyleyicilere
(aktörlere) ya da kuram lara dayattıkları belirlenim ler açısından,
364
K uram lar, K uram cılar
365
A N T R O P O L O Jİ
366
Kuram lar, K ura m cıla r
367
A N T R O P O L O Jİ
368
Kııronılar. K uram cılar
369
A N T R O P O L O Jİ
370
K urum lar, K uram cılar
371
A N T R O P O L O Jİ
372
K uram lar, K uram cılar
sürerler. Hakikat arayışı ve kuram dan vazgeçm ek, aynı zam an
da otorite vc sorum luluktan vazgeçm ektir. A ntropolojik metnin
hakikati yazarının irade ya da niyetine değil, ‘okurun yaratıcı
faaliyeti "ne (J. Clifford) bağlıdır.
A ncak hakikatin reddi, postm odernist antropiologlarınm
söylem lerinin içerikten yoksun olduğu anlam ına gelm ez. Post
modern antropoloji, yorum a, deneyim e, diyaloga, çoksesliliğe
dayanacaktır. ‘Ö teki’rıc karşı duyarlılık, ötekiyle kurulan bir di
yalogdur; onu dinlem ek ve onunla konuşm aktır.
- E klektisizm : M odern bilim in pozJtivist, am pirisist, rasyonel-
m antıksal modelini indirgem ccilikle eleştiren post modern istlcr,
bundan kaçınm ak j^in M arx. W eber, Haberm as gibi düşünürle
rin perspektifleriyle Foucault, B audrillard gibi kuramcıları itkileri
birleştiren bir eklcklısizm e başvururlar. H er tiirlü bütünlüğe kar-
şı_çıkan. parçaladığı bütünlüklerin parçalarını birbirine iliştiren
montaj ve kolaja dayalı bir ‘m etodoloji’ yeğlenir.
Postm odernist antropoloji, okuru kuram lar inşa etm e yoluyla
değil, gösterm e, anım satm a, ipuçları sunm a, çağrışım vb. yollar
la iknaya çalışır. Bu ise antropolojiyi insan bilimleri, yazınsallık
ve şiirselliğe yaklaştırm aktadır. Her türlü hakikat iddiasından
vazgeçm e eğilimi, bütün görülerin ve içgörülerin eşit değerde
tutulduğu bir göreciliği beraberinde getirm ektedir.
- H erşey u ya r: Anlamın, değerin, aklın ve yetkenin sorgu
landığı. halta reddedildiği postm odern düzlem de her türlü ne
densellik yerine hiçim çeşitliliği sergileyen bağıntıların, tarih
teki süreksizlik ve farklıların vurgulanm ası genel bir eğilimdir.
Bu göreeı eğilim e. F eyerbend'in, her kuram ın, her usulün kendi
içinde ve kendi standartlarına göre değerlendirilm esi gerektiğini,
yeterliliğin değişm ez ölçüsü olan kalıcı ve evrensel bir yöntemin
olam ayacağını öne süren kuram sal ve m etodolojik çoğulculuğu
eklenince, ‘ne olsa uyar’ tarzında bir bilim sel anlayış biçim len
m ektedir.
Böylelikle, (bilim dahil) her tiirlü söylem in geçerli olabilm e
si, başka bir söylem e hükm etm em esi önkoşuluna bağlanır. Fe-
373
A N T R O P O L O Jİ
374
K uram lar, K uram cılar
375
ANTRO PO LO Jİ
377
A N T R O P O L O Jİ
378
Küremi kır. K ura m cıla r
379
A N T R O P O L O Jİ
380
K uram lar, K uram cılar
& * «
381
A N T R O P O L O Jİ
383
L ondra: M cM illan Ltd.
- (1963). The M ind o f Primitive Man York: Free Press; Londra: C o llier
- M cM illan Ltd.
B O C K , P. K . (2001). İnsan Davranışının Kühiirel Temelleri. Psikolojik
Antropoloji A nkara: İm ge Yayıncılık.
B O L KDIEL), P. ve J . W A C Q U A N T (2003). Düşünümset bir Antropoloji
İçin Cevaplar. İstanbul: İletişim Yayınları.
B O IS S E V A 1N , J . (1974). t Tiends o f Friends. Networks. Manipulators and
Coalitions. O xford: Basil Blackw ell.
C A M P B E L L , M. B. (1988). The Witness and the Other World. Exotic Euro
pean Travel Writing, 400-1600. Ithaca ve Londra: Cornell U niversity Press
C A S S O N , R. (1994). ’'C ognitive A nthropology’’. P. K. BOCK (dcr.) Psyc
hological Anthropology. Londra: Praeger.
C 1IA G N O N , N. A. (2004). YanomamS, Savaşa Doğanlar. İstanbul: Epsilon.
C HAYA NOV, (ta rih s iz ) Peasant Farm Organization.
C I.A E S S E N , H. J . M . vc P. S K A L N IK (d c r.) (1993). Erken Devlet. A n
kara: İm ge Yayınları.
C L IF F O R D , J . ve G . K. M A R C U S (d e r.) (1986). Writing Culture. The
Poetics and Politics o f Ethnography. Berkeley. Los A ngeles ve Londra:
U niversity o f C alifornia Press.
C L IF F O R D , J. (1 9 8 6 a ).‘’Introduction: Partial T ruths", C LIFFO R D . J. ve
G. L. M A R C U S (dcr.) (1986). Writing Culture. The Poetics and Polities
o f Ethnography içinde. Berkeley. Los A ngeles ve Londra: U niversity o f
C alifornia Press.
C L IF F O R D , J . (1 986b). “On E thnographic A llegory” . C L IF F O R D , J. vc
G. E. M A R C U S (dcr.) (1986). Writing Culture. The Poetics and Politics
o f Ethnography içinde Berkeley, Los A ngeles ve Londra: U niversity o f
C alifornia Press
C O L B Y . B. N. (1996). “ C ognitive A nth ro p o lo g y ” . The Encyclopedia o f
Cultural Anthropology. I>. L evinson vc M. E m ber (eds), New York: H enry
H olt and C om pany., 209-215.
C O P A N S .1. vc D. S E D D O N (1980). “ M arxism and A nthropology: a pre
lim inary survey” . D. SEDDON (dcx.)Kelations o f Production Marxist A pp
roaches to Economic Anthropology. L ondra ve fo lo w a (NJ): Frank Cass &
Co. Ltd.
C O R T A Z Z 1 , M . (2001). “ N arrative A nalysis in E thnography” Ethnograp
hy P. A tkinson, A. Coffey. S. D elaınont, J. Lofland ve L. Lofiand (eds).
London: S age Publications. 384-394.
D ’A N D R A D E , R. (1987). “ A folk m odel o f th e m ind”. Cultural Models in
Language and Thought. D. 1lolland ve N. Q uinn (eds). C am bridge: C a m b
384
ridge U niversity Press, 112-148.
- (1990). “S om e prop o sitio n s about the relations b etw een culture and h u
m an cognition” Cultural Psychology. Essays on Comparative Human D e
velopment. J. W. S tigler ve R. A . S hw eder (eds). C am bridge: C am bridge
U niversity P ress., 65-129.
- (1995). The Developm ent o f Cognitive Anthropology. C am bridge: C am b
ridge U niversity Press.
D A R W IN , C . (1975), İnsanın Türeyişi. A nkara: O n u r Yayınları.
D E M İR E R , T. ve S. Ö Z B U D U N . (1998). Yabancılaşma. A nkara: Ö teki
Y ayınlan.
D O L G IN , L. D . S. K E M N IT Z E R ve D. M . S C H N E ID E R (1977). “In
troduction: As People E xpress T h e ir Lives, So They A rc”, DOLGIN vd.
(der.) Symbolic Anthropology: A Reader in the Study o f Symbols and M ea
nings. N ew York: C olum bia U n iv ersity Press.
D O U G L A S , M . (1966). P urity a n d Danger. An Analysis o f the Concepts o f
Pollution and Taboo. L o n d ra ve N ew York: R outledge.
D O U G L A S M . ve B. IS H E R W O O D (1999). Tüketimin Antropolojisi.
A nkara: D ost K itabevi.
D U R K H E IM , E . (1 961). The Elementary Forms o f Religious Life. N ew
York: C ollier B ooks.
E A G L E T O N , T. (2004). E debiyat Kuramı, (çev. T uncay B irkan), İstanbul;
Ayrıntı Y ayınlan.
E A R L E , T. (der.) (2001). Devlete Doğru. Şeflikler: İktidar, İktisat, İdeolo
ji. A nkara: Ü topya Y ayınlan.
E L L IS , H . C . ve R . R. H U N T (1993). Fundamentals o f Cognitive Psycho
logy. B oston: M cG raw Hill.
E N G E L S , F. (1975). L 'Origine de la fam ille, de la propriete privee et de
lEtal. Paris: E ditions Sociales.
- (1979). Ailenin, Özel Mülkiyetin, Devletin Kökeni. A nkara; Sol Y ayınlan.
E R A S M U S , A. C ., E. B O S H O F F ve G .G . R O U S S E A U (2002). “T he
potential o f u sing script theory in co n su m er behav io u r research” Journal o f
Family Ecology and C onsumer Sciences. Vol. 30.
E R IC K S O N , P. A . (1999). A H istory o f Anthropological Theory. O ntario:
B roadview Press.
E R İK S E N , T. H . (2004). What is Anthropology? L ondra, A nn Arbor: P luto
Press.
E R İK S E N , T. H . ve F. S IV E R T (2 001). A H istory o f Anthropology. Pads-
tow: Pluto Press.
E V A N S -P R IT C H A R D , E. E. (1964). Social Anthropology and Other E s
says. G lencoe: Free Press.
385
- ( 1 9 6 9 ) . “T he N u er o f the Southern S udan” . M. FO RTES ve E. E . EVANS-
P R IT C H A R D (der.) African Political Systems. L ondra, N ew York, T oron
to: O xford U niversity Press.
- ( 1 9 9 8 ) . İlkellerde Din. A nkara: Ö teki Y ayınlan.
F A B I A N ( 1 9 9 9 ) . Zaman ve Öteki. Antropoloji Nesnesini Nasıl Oluşturur?.
A nkara: B ilim ve Sanat Y aym lan.
F E A T H E R S T O N E , M . (1 9 9 6 ). Poslmodernizm v e Tüketim Kültürü. İ s
tanbul: A ynntı Yay.
F O L E Y , W . (1 9 9 9 ). Anthropological Linguistics. U S A : B lackwell Publishers.
African Poli
F O R T E S , M . v e E . E . E V A N S - P R 1 T C H A R D ( d e r .) ( 1 9 6 9 ) .
tical Systems. Londra, N ew York, Toronto: O x fo rd U niversity Press.
F R A N K , A . G . ( 1 9 6 7 ) . Capitalism and Underdevelopment in Latin Am eri
ca. M onthly R eview Press.
- ( 1 9 9 5 ) . Lüm pen Burjuvazi, Lümpen Gelişim. İstanbul: G ökkuşağı Y ayın
lan .
F R A N K , A . G . v e B . K . G I L L S ( d e r .) ( 2 0 0 3 ) . D ünya Sistemi. A nkara:
İm ge Y aym lan.
F R E U D , S. (1971 ) .Totem ve Tabu. İstanbul: R em zi K itabevi.
F R I S B Y , D . ( 2 0 0 3 ) . “G eorge S im m el - M od em iten ın İlk S osyologu” . G.
S IM M E L Modern Kültürde Çatışma içinde. İstanbul: İletişim Yayınları.
G A D A M E R , H . G . ( 2 0 0 3 ) . “ H em ıen eu tik ” , D . Ö Z L E M (der.). Hermeneu-
tik Üzerine Yazılar. İstanbul: İnkılap Y ayınlan.
G A R S T E R , T . H . ( d e r .) ( 1 9 6 4 ) . The New Golden Bough. A New Abridg
ment o f the Classic Work by Sir James George Frazer. C hicago: M entor
B ooks.
G A U D A N T , M . v e J . G A U D A N T ( 1 9 7 1 ) . Theories classiques de
revolution. Paris: E ditions D unod.
G E E R T Z , C . (1973). The Interpretation o f Cultures. Selected Essays. N ew
York: B asic Books.
G E L L N E R , E . (1 9 9 2 ). Postmodernism, Reason a n d Religion. Londra:
R outledge.
G L A D W I N , C . H . (1 9 8 9 ). Ethnographic Decision Tree Modeling. L o n
d o n : S age P ublications.
The Encyclopedia o f Cultural
- v e J . G A R I S ( 1 9 9 6 ) . “D ecision T h eo ry ” .
Anthropology. D. L evinson ve M. E m ber (eds), N ew York: H enry H olt and
C om pany., 316-318.
G L U C K M A N , M . ( 1 9 6 3 ) . “R ituals o f R ebellion in South E ast A frica”,
Order a n d Rebellion in Tribal Africa. Londra: C o h en & West.
Custom a n d Conflict in Africa. O xford: B asil B lackw ell.
- (1 9 6 6 ).
- ( 1 9 6 9 ) “T h e K ingdom o f the Z ulu o f South A frica. M . FO RTES ve E. E.
386
E V A N S-PR IT C H A R D (d er .) African Political Systems- L ondra, N ew York,
Toronto: O xford U niversity Press.
G O D E L IE R , ML (1970). “A sya Tipi Ü retim Tarzı ve M arksist Şem alara
G öre T oplum lann E vrim ine Ö nsöz”, Asya Tipi Üretim Tarzı. İstanbul: A nt
Y ayınlan.
- (1977). “ T he C o n cep t o f ‘Social and E conom ic F o nnatiotT : T he Inca
E xam ple” , M. G o d elier (der.) Perspectives in M arxist Anthropology.
C am bridge U niversity Press.
- (1988). The M ental and the Material. Thought. Economy and Society.
L ondra ve N ew York: Verso.
G O O D E N O U G H , W. H . (1964). “ Cultural A nthropology and L inguistic” ,
Language in Culture and Society. N ew York: H arper and Row, Publishers,
36-39.
- (1994). “T ow ard a W orking T heory o f C u ltu re ”, Assesing Cultural Anth
ropology. N ew York: M cG raw -H ill, Inc., 262-275.
G U L B E N K IA N K O M İS Y O N U (1996). Sosyal Bilimleri Açın, İstanbul:
M etis Y ayınlan.
G U P T A , A. ve J . F E R G U S O N (1997). “ B eyond ‘C u ltu re ’: S pace, Identity
and th e P olitics o f D ifference”. A. G UPTA ve J. Ferguson (der.), Culture,
Power, Place, Explorations in Critical Anthropology içinde. D urham ve
Londra: D uke U niversity Press.
G Ü V E N Ç , B. (1979). İnsan ve Kültür. İstanbul: R em zi K itabevi.
H A R R IS , M . (1995). Yamyamlar ve Krallar. Kültürlerin Kökenleri. A nka
ra: İm ge Y ayınlan.
- (1997). İnekler, Domuzlar, Savaşlar ve Cadılar. Kültür Bilmeceleri. A n
kara: İm ge Y ayınları.
-(2 0 0 1 ). The R ise o f Anthropological Theory. A History o f Theories o f Cul
ture. W alnut C reek, L anham , N ew York, O xford: A ltam ira Pres.
H E N A F F , M . (1998). Claude Levi-Strauss a n d the M eaning o f Social A n
thropology. M inneapolis ve Londra: U niversity o f M inneapolis Press.
H E R O D O T O S (1973). Herodol Tarihi. A. ERH A T (der.) İstanbul: Rem zi
K itabevi.
H O D G E N , M . (1964). Early Anthropology in the Sixteenth and Seventeen
th Centuries. U niversity o f P ennsylvania Press.
H O L L A N D , D. ve N . Q U IN N (d er.) (1987). Cultural M odels in Language
a n d Thought. C am bridge: C am bridge U niversity Press.
IN DA, J . X . ve R . R O S A L D O (2002). “ Introduction: A W orld in M o tio n ”,
The Anthropology o f Globalization. A Reader. IN D A , J. X. ve R. R O S A L
D O (eds.), M alden, M ass. ve O xford: B lackw ell Publishers.
İB N H A L D U N (1989). M ukaddime I. A nkara: M E B Y ayınları.
387
J A C O B , E . (1987). “Q ualitativ e R esearch T raditions”. Review o f Educati
onal Research. 57(1): 1-50.
K E E S IN G , F. M . (1 9 7 3 ). Culture Change An Analiysis and Bibliography
o f Antropological Resources. N e w York: O ctagon Books.
K E E S IN G , R. M . (1967). “ Statistical M odels and D ecision M odels o f So
cial Structure: A K w aio C a se ” , Ethnology. 6(1): 1-16.
- (1972). “P aradigm s Lost: the N ew E thnography o f A nth ro p o lo g y” Sout
hwestern Journal o f Anthropology. 28 (4): 299-332.
- (1987). “ M odels, ‘fo lk ’ and “c u ltu ra l’: paradigm s regained?” . Cultural
Models in Language a nd Thought. D. H olland ve N. Q uinn (ed s).C am b rid
ge: C am bridge U niversity Press.
K İR A N , Z. (1986). Dilbilim Akımları. A nkara: O nur Yabancı D iller K itap
ve Yayın M erkezi.
K N IG H T , C. (1966). “T o tem isin ” , A. B A R N A R D , ve J. S P E N C E R (der.)
Encyclopedia o f Social and Cultural Anthropology. L o n d ra ve N ew York:
R outledge.
K R A D E R , L. (1972). The Ethnological Notebooks o f K arl Marx. A ssen.
K R O N E N F E L D , D. B. “C o m p o n en tial A nalysis” The Encyclopedia o f
Cultural Anthropology. D . L evinson ve M. E m b er (eds), N ew York: H enry
H olt and C om pany., 224-227.
K U K L IC K , H . (1996). “ D ifTusionism ” A . B A R N A R D , ve J. S P E N C E R
(der.) Encyclopedia o f Social and Cultural Anthropology. L ondra ve N ew
York: R outledge.
K U P E R , A . (1983). A nthropology and Anthropologists. The Modern Bri
tish School. L ondra ve N ew York: R outledge.
- (1988). The Invention o f Primitive Society. Transformations o fa n Illusion.
L ondra ve N ew York: R outledge.
- (1999). Culture. The Anthropologists' Account. H arvard U niversity
Press.
L A U E R , R . H . (1991). Perspectives on Social Change. B o sto n , L ondra,
Toronto: A llynand B acon
L E A C H , E. R . (1985). Levi-Strauss. Istanbul: A fa Y ayınlan.
- (2001). Rewanduz Kürtleri-Toplumsal ve İktisadi Örgütlenme. İstanbul:
A ram Yayıncılık.
LEVI-STRAUSS, C. (1984). Yaban Düşünce. Istanbul: Hürriyet Vakfı Yayınları.
- (1985). Irk ve Tarih. İstanbul: M etis Y ayınlan.
- (1986). Mit ve Anlam. İstanbul: A lan Y ayıncılık.
- (1994). Hüzünlü Dönenceler. İstanbul: Yapı K redi Y ayınlan.
(1996). “ Structural A nalysis in L inguistics and in A nthropology” . M cG E E ,
R. J. ve R. L. W A RM S (der.). Anthropological Theory. An Introductory
388
History. L ondra, Toronto, C alifornia: M ayfield P u blish in g Co.
M A L IN O W S K I, B. (1961). The Dynamics o f Culture Change. An Inquiry
into Race Relations in Africa. P. M. K A B E R R Y (der.) N ew H aven: Yale
U niversity Press.
- (1964). Büyü, Bilim ye Din. İstanbul: Varlık Y ayınları.
-(1 9 9 2 ). Bilimsel Bir Kültür Teorisi. İstanbul: K abala Y ayınları.
- (1998). İlkel Toplum. A nkara: Ö teki Y ayınları.
M c G E E , R. J . ve R . L. W A R M S (d er.) (1996). Anthropological Theory. An
Introductory History. Londra, Toronto, C alifornia: M ayfield Publishing Co.
M E A D , M . (1972). Male and Female. A Study o f the Sexes in a Changing
World. N ew York: Laurel Edition.
-(1 9 7 7 ). Growing Up in New Guinea. L ondra: Pelican Books.
M E IL L A S S O U X , C . (197S). Femmes, Greniers el capitaux. Paris: E diti
ons M aspero.
- (1980). “T he Social O rganization o f th e Peasantry: T he E conom ic Basis
o f K in sh ip ”. D. SE D D O N (der.)Relations o f Production. Marxist Appro
aches to Economic Anthropology. L o n d ra ve T otow a (N J): Frank C ass &
Co. Ltd.
M IN T Z , S. (1996). Şeker ve Giiç. İstanbul: K abalcı Yayınları.
M O R G A N , L. H . (1 986). Eski Toplum /. İstanbul: Paycl Y ayınlan.
- (1987). Eski Toplum II. İstanbul: Payel Y ayınlan.
M O R R IS , B. (2004). D in Üzerine Antropolojik İncelemeler. Bir Giriş Met
ni. A nkara: İm ge Yayınları.
O L E N D E R , M . (1998). Cennetin Dilleri. Tanrısal B ir Çift: Ariler ve Sa
mi ler. A nkara: D ost K itabevi.
Ö Z B U D U N , S. (2 0 0 3 a). “ ’Ö tek i’nin T arihçesi". Kültür Hallen. A nkara:
Ü topya Y ayınlan.
- (2003b). “ K üreselleşm e ve Kültür: M elezleşm e m i K ültürel H egem onya
m ı? ” Kültür Halleri. A nkara: Ü topya Y ayınlan.
P A L A -E R C A N , Ş. (2000). Yorumsal/Simgesel Antropoloji Bilgi Kuramı
ve Yöntembilimi Geertz Örneği. Y ayım lanm am ış d o k to ra tezi. H. Ü. A n
tropoloji A nabilim Dalı.
P A K E R , O . (2004). “ B atı Dışı T oplum larda Sosyal Psikolojiyi Yeniden D ü
şünm ek: İnşacı Y aklaşımın İm kanları Ü zerine B ir D enem e” . Doğunun ve
Balının Yerelliği, S. A. Arkonaç (der.). İstanbul: A lfa Y ayınları., 203-248.
P E A C E , W. J . (1988). “ Vere G o rd o n C hilde an d A m erican A nthropology”,
Journal o f Anthropological Research , 44: 4, 417-433.
P E L T O , P. J . ((1970). Anthropological Method. The Structure o f Inquiry.
H arper & R ow Publishers.
R A D C L 1 F F E -B R O W N , A . R. (1 9 6 4 ). The Andaman Islanders. N ew
389
York: F ree Press.
- (1968). M ethod in Social Anthropology. M. N. SR1NIV1AS (der.). C h ica
go ve L ondra: U niversity o f C hicago Press.
R A P P A P O R T , R . (1 9 6 7 ). Pigs f o r the Ancestors.
- (1997). Ritual and Religion in the Making o f Humanity. Cambridge University Pres.
R E A D , D . W . ( 1 9 9 6 ) . “M athem atical M odels”, The Encyclopedia o f Cultu
ral Anthropology. D. L evinson ve M. E m b er (cds), N ew York: H en ry H olt
and C om pany., 752-757.
R E Y E S - G A R C I A , V. ve d i ğ e r l e r i ( 2 0 0 3 ) . “ M easuring C ulture as S h a
red K now ledge: D o D ata C ollectio n Form ats M atter? C ultural K now ledge
o f Plant U ses am ong T sim ane’ A m erindians B olivia” . Field Methods. 15
(2): 1-2 2 .
R IC O E U R , P. (1990). “ A nlam lı E ylem i B ir M etin G ibi G ö rm ek ” Top
lumbilimlerinde Yorumcu Yaklaşım P. R abinow ve W. Sullivan (der), (çev.
Taha P arla), İstanbul: H ü rriy et Vakfı Yayınları, 27- 44.
- ( 2 0 0 0 ) . Söz Edimleri Kuramı ve Etik. B ursa: A sa Yayınevi.
R IE S M A N N , C . K . (1993). Narrative Analysis. N ew bury Park: Sage Pub
lications.
R İF A T , M . (2 0 0 5 ). XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları 1.
İstanbul: Yapı K redi Y ayınları.
R O M M , J . S . ( 1 9 9 2 ) . The Edges o f the Earth in Ancient Thought - Geog
raphy, Exploration and Fiction. N ew Jersey: Princeton U niversity Press.
R O M N E Y , A . K ., S . C . W E L L E R v e W . H . B A T C H E L D E R ( 1 9 8 6 ) .
“ C ulture as C onsensus: A T h eo ry o f C ulture and Inform ant A ccuracy” ,
American Anthropologist. 88 (2): 313-338.
R Y A N , W . G . ve H . M A R T I N E Z (1 996). “C an We Predict W hat M others
Do? M odeling C hild h o o d D iarrh ea in Rural M exico”, Human Organizati
on. 55 (1): 47-57.
R Y A N , W . G . v e R . B E R N A R D ( 2 0 0 3 ) . “D ata M anagem ent and A nalysis
M ethods” Collecting and Interpreting Qualitative Materials. N. K. D enzin
ve Y. S. L incoln (eds), London: Sage Publications,, 259-309.
S A H L 1 N S , M . (1 9 7 4 ). Stone Age Economics. Londra: Tavistock Publications.
- ( 1 9 9 8 ) . Tarih Adaları. A nkara: D ost K itabevi.
S A I D , E . W . ( 1 9 8 2 ) . Oryantalizm, Sömürgeciliğin K eşif Kolu. İstanbul:
P ınar Yayıncılık.
S A N JE C , R . (1996). “ B oas, F ran z”, A. B A R N A R D , ve J, S P E N C E R
(der.) Encyclopedia o f Social and Cultural Anthropology. L ondra ve N ew
York: R outledge.
S C H N E I D E R , D . M . ( 1 9 7 7 ) . “K inship, N ationality and R eligion in A m eri
can Culture: Tow ard a D efinition o f K inship”. L. D. D O L G IN , S. K EM N IT-
390
Z ER ve D. M. SC H N E ID E R (der.) Symbolic Anthropology: A Reader in the
Study o f Symbols and Meanings. N ew York: C olum bia U niversity Press.
S C H R 1F F 1N , A . (d er.) (1 9 9 7 ) The Cold War & The University. N ew York:
T he N ew Press.
S E A R L E , J . R . (1982). “S öz E ylem N ed ir?” Dilbilim Seçkisi. D. A ksan
(der), A nkara: T D K Y ayınları, 187-204.
S H O R E , B. (1996). Culture in Mind. N ew York: O xford U niversity Press.
S IM M E L , G. (2003). Modern Kültürde Çatışma. İstanbul: İletişim Yayınları.
SH A N 1N , T. (T a rih siz ). “C h ay an o v ’s M essage: Illum inations, M iscom
prehensions and the C o ntem porary ‘D evelopm ent T h eo ry ’” C H A YA NO V
içinde.
S L O B 1N , D . I. (1979). Psycholinguistics. G lenview , Illinois: Scott, Fores-
m an and Com pany.
S P R A D L E Y , J. P. (1972). Culture and Cognition: Rules, Maps, and Plans.
San Francisco: C han d ler P ublishing Com pany.
S T R A U S S , C . ve N . Q U IN N (1997). A Cognitive Theory o f Cultural Me
aning. C am bridge: C am brid g e U niversity Press.
S T U R T E V A N T , W . C . (1 972). “S tudies in E thnoscience” Culture and
Cognition: Rules, Maps, and Plans. J. P. Spradley (ed), San Francisco:
C handler Publishing C om pany, 129-167.
S U R E T -C A N A L E ,(1 9 7 0 ).“ T ro p ik alA frik a’d ak iG e le n e k se lT o p lu m la rv e
A sya Tipi Ü retim T arzı”, Asya Tipi Üretim Tarzı. İstanbul: A nt Y ayınlan.
- (1985). “ İlk Sınıflı T o p lu n ılan n İrdelenm esinin Teorik Sorunları” . K. SO-
M E R (der.). İlk Sınıflı Toplumlar, Asyagil Üretim Tarzı ve D oğu Despotiz
m i , A nkara: B irey ve T oplum Y ayınlan.
T E R R A Y , E. (1979). Marxisme devant les societes prim itives, M aspero,
Paris: 1979.
T H O M P S O N , E . P. (1994). Teorinin Sefaleti.Teorinin Sefaleti. İstanbul:
A lan Y ayınlan.
T H O R N E R , D . (ta rih s iz ). “ C h ay an o v ’s C oncept o f Peasant E conom y” .
CHA YA NO V içinde.
T O M L IN S O N , J . (1-999). Kültürel Emperyalizm, Eleştirel bir Giriş. İstan
bul: A ynntı Yayınları.
- (2000). Globalization and Culture. C hicago U niversity Press.
T Ö R E N , C . (1996). “C u ltu re and P ersonality” . A . B A R N A R D , ve J. S P E N
C E R (der.) Encyclopedia o f Social and Cultural Anthropology. Londra ve
N ew York: R outledge.
T U R N E R , V. (1977). “ Sym bols in A frican R itual” . L. D. D O L G IN , S.
K E M N IT Z E R ve D . M . S C H N E ID E R (der.) Symbolic Anthropology: A
Reader in the Study o f Sym bols a n d Meanings. N ew York: C olu m b ia U n i
391
versity Press.
- (1 9 9 0 ). Lephenom ene rituel: Structure et contre-structure. Paris: PUF.
T Ü R K , H . (1 9 9 6 ).Kuramsal Yaklaşımlar Işığında İnsanın Biyokültürel
Evrimi. A nkara: B ilim Yayınları.
T Y L E R , S . A . ( 1 9 9 6 ) . “Intro d u ctio n to C ognitive A nth ro p o lo g y ”, R . J.
M cG E E , ve R. L. W A RM S (der.) Anthropological Theory. A n Introductory
History içinde. L ondra, Toronto, C alifornia: M ayfield Publishing Co.
- ( 1 9 9 9 ) . “ EthnoscLence and C ognitive A nthropology”, Anthropological
Theory. R. J. M cG ee ve R. L. W arm s (der.). London: M ayfield P ublishing
C om pany, 351 -366.
U L I N , R . C . ( 2 0 0 1 ) . Understanding Cultures. Perspectives in Anthropo
logy and Social Theory. O x fo rd ve M assachusetts: Blackw ell.
V A N D I J K , T . A . ( 1 9 7 8 ) . “C ogn itiv e Processing o f L iterary D iscourse”
w w w .tau.ac.il/ hum an ities/ p ublications/poetics/art/cog9.htm l.
- (der.) (1 9 8 5 ). H andbook o f D iscourse A nalysis. L ondon: A cad em ic Press. V ol. 4.
- (2003). “S öylem ve İdeoloji: Ç ok A lanlı B ir Y aklaşım ” . Söylem ve İdeolo
ji. B. Ç oban vc Z. Ö zarslan (haz.). İstanbul: Su Y ayınları., 13-112.
W A L L E R S T E I N , I. (1 9 9 7 ). Sosyal Bilimleri Düşünmemek - 19. Yüzyıl
Paradigmasının Sınırları. İstanbul: A vesta Y ayınlan.
- (2003). Yeni Bir Sosyal Bilim İçirt. İstanbul: A ram Yayıncılık.
Y V E B E R , M . ( 1 9 8 5 ) . Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu. İstanbul: Hil
Yayıncılık.
W E L L E R , S . C . v e A . K . R O M N E Y (1 9 8 8 ). Systematic D ata Collection.
N ew bury Park: Sage Publications.
W O L F , E . (2000). Köylüleri A nkara: İm ge Yayınları.
- Avrupa ve Tarihi Olmayan Halklar.
YAVUZ, H . (1986). “L evi-S trauss, ‘norm al an tro p o lo ji’ ve b ir felsefi an
tropoloji üzerine” , L E V I-S T R A U S S , Mil ve Anlam içinde. İstanbul: A lan
Yayıncılık.
Z U B R I T S K I , Y .; M 1 T R O P O L S K 1 v e V. K E R O V ( 1 9 7 1 ).İlkel Toplum.
Köleci Toplum, Feodal Toplum. A nkara: Sol Y ayınları.
392
Türkçe Antropolojik K aynaklar
• A b elcs, Marc. 1998. D evletin A n trop olojisi, Çev; N .Ö kten, İstanbul: Kesit Yay.
• Alım ed, E kberS. 1995. İslam ve A ntropoloji, Çev:B.Genccr, İstanbul: İnsan Yay.
• Altııntck, N . Serpil. 1993. Van Y öresin d e A k rab a E v liliğ i, Ankara: Kültür Ba
kanlığı Yay.
• Atay, Tayfun 2004. Y aşasın M eşh u riv et Ç ağı, İstanbul: Epsilon Yay.
■ A uge, Marc. 1995. Ç ağd aş D ü n yaların A n tro p o lo jisi, Çev: H. Tufan, İstanbul:
Kesit Yay.
• A uge, Marc. 1997 Y er-O lm ayan lar, Çev: T. İlgaz, İstanbul: K esit Yay.
393
• Auge, Marc, Jean-Paul Collcyn 2005. Antropoloji, Çcv; İ. Yergus, Ankara: Dost Yay.
• Bataılle, G eorges. 1999. L an etli Pay, Çcv: M .M .Yakupoğlu, Ankara: Mor Yay.
• Baum ann, Gcrd. 2 0 0 6 . Ç o k k ü ltü rlü liik B ilm ecesi - U lu sal, E tn ik ve D insel
K im lik leri Y en id en D ü şü n m ek , Çev: I. Denıirakın, Ankara: Dost Yay.
• Bell, Hannah R. 2003. Erkek İşi- Kadın İşi, Çev: M.Erkmen, İstanbul: Epsilon Yay
• B oek, Philip K. 2001. İn san D a v ra n ışın ın K ü ltü rel T e m elleri - P sik o lo jik A n
tro p o lo ji, Çev: N .S.A ltuntek, Ankara: İm ge Yay.
394
• Borgeaud. Philippe. 1999. K a r tla ş m a K arşıla ştırm a , Çev: M .E .Ö zcan. Ankara:
D ost Yity.
• Braucr, Erich, Raphael Patai. 2 005. K ü rd istan lı Y a h u d ile r, Ç ev: F, A d say, İs
tanbul: A vesta Yay.
■ B roaow ski, Jacob. 1987. İn sa n ın Y ü k selişi, Çcv: A.G öker. Ankara: Verso Y ay.
• Brown. Tom JR. 2002. B ü y ü k b a b a , Çev: Y.Erdem li, İstanbul: Epsilon Yay.
• Clııldc, Gordon. 1992. Kendini Yaratan İnsan, Çcv: F.Ofltıoğlu, İstanbul: Varlık Yay
• ( ’hi İde. Gordon. 1993. T arih te N eler O ld u , Çev: M .Tunçay v e A .Ş en el, İstanbul;
Alan Yay.
• Clastres, Pierre. 1992. V ahşi S avaşçın ın M u tsu zlu ğu , Çev: A T firk cr ve M .Sert.
İstanbul: Ayrıntı Yay.
• Conncrton, Paul. 1999. T op lu m lar N asıl A n ım sar? , Çev: A .Ş en el, İstanbul: Ay
rıntı Yay.
• Crelıan, Kate. 2006 G ram sci, K ültür, A n trop oloji, Çev: 0 . Aydoğm uş, İstanbul:
Kal kedim Yay,
• Diamond, Jared. 2002, T ü fek . M ikrop ve Çelik, Çev: Ü-înce. Ankara: Tiibitak Yay.
• Douglas, Mary ve B. Ishervvood. 1999. T ü k etim in A n trop olojisi, Çev: E.A. Ay-
tekin. Ankara: D ost Yay.
395
• Duerr, Hans P. 1999. U y g a rla şm a S ü recin in - Ç ıp la k lık ve U ta n ç, Çev:
T.Onur, Ankara: D ost Yay.
• Durkheim , Em ile 2005. D in i h ayatın İlkel B içim leri, Çev: F. Aydın, İstanbul:
Ataç Yay.
• Earle, Timothy. 2001. D ev lete D oğru - Şeflik ler: İktidar, İk tisat, İd eoloji. Çev:
C. Sarı, Ankara: Ütopya Yay
4 Evans-Pıichard. Edward. 1998 İlk ellerd e Din, Çev:H Ponakal. Ankara: Öteki Yay.
4 Femea, Elizabeth W. 2004. Şeyhin K onukları, Çev: G.Fındıkh, İstanbul; Epsilon Yay.
396
• Frazer, Janies G, İ992. A ltın Dal (2 cilt), Çev: M.H. Doğan, İstanbul; Raycl Yay,
• Freud. Sigm und. 2002. T otem ve Tabu, Çev: K .S.Sel, Istanbul: Sosyal Yay,
• Friedl, Erika. 2003. İran K öyü n d e K adın O lm ak , Çev: B.Şannan, Istanbul: Ep
silon Yay.
• G higlicri, M ichael P. 2 002. E rk eğin K aran lık Y ü zü , Çev: Ü . Y ıld ız, Ankara:
Phoenix Yay
• Cıirard, Rene. 2003. Ş id d et v e K u tsal. Çev. N ecm iye Alpay, İstanbul: Kanat Yay.
• G odboııt, Jacques T. 2003. A rm ağan D ü n yası, Çev: D.H altatoğhı, İstanbul: İle
tişim Yay.
• Goody, Jack. 2 0 01. Y aban A k lın E vcilleştirilm esi, Çev: K .D eğirm enci, Ankara:
D ost Yay.
• Güngören, Ahm et. 2004. S iııean trop os. K arjinal A n trop oloji Y azıları, İstanbul:
Yol Yay
• G üvenç, Bozkuıt. 1980. Jap on K ültürü. Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yay.
• Hants. Marvin. 1994. Y am yam lar ve Krallar, Çev: M.F.Gümüş. Ankara:İmge Yay.
• Haviland, W illiam A. 2 002. K ü ltü rel A n tro p o lo ji, Çev: H İnaç ve S. Ç iftçi.
İstanbul: K aknüsYay.
• K lein, Richard G ., B lak e Edgar. 2003. U ygarlığın D oğu şu , Çev: Y. Saltuk. İstan
bul: E psilon Yay.
• Kottak, Conrad P. 2001. Antropoloji, Çev: H 0 Öğretim Üyeleri, Ankara: Ütopya Yay.
397
• K ulick, D on v c Margaret W ilson. 2000. T a b u - A n tr o p o lo j ik A lan Ç a lışm a sın
da S ek s, K im lik ve E ro tik Ö zn ellik , Çev: H. Oruç, Ankara: Ö teki Yay.
• Kııpcr, Adam. 1995. İlk el T oplum un İcadı, Çev: İ. Türkmen, İstanbul: İnsan Yay.
■ K ünıbctoğlıı, B elk ıs, Hande Birkalan-Gcdik (Der.) 2005. G elen ek ten G ele c e ğ e
A n tro p o lo ji, İstanbul: Epsilon Yay
• Laplaııtine, François. 2001. E tn op sik iyatri, Çev: N.Aldcmir. Ankara: Ütopya Yay.
• Lc Breton, David. 2005. A eın ın A n tro p o lo jisi, Çev: İ. Yerguz. İstanbul: S el Yay.
• i cadı. Edmuııd R. 2001. Revvanduz K ürtleri, Çev: S. Birvvan. İstanbul: Aranı Yay.
• Leakey, Richard, R oger Levvin. 1997. G öl İn san ları, Çev: K Baytok, Ankara Tü-
bitak Yay.
• Levi-Strauss, Claude. 1994. Yaban Düşünce, Çev: T.Yücel. İstanbul:Yapı Kredi Yay.
• l.evi-Strauss. Claude. 1995 İrk, Tarih ve K ültür, Çev: H.Bayrı, İstanbul: M etis Yay.
• Levy-Brııhl, Lııeien. 2006. İlk el İn san d a Ruh A n la y ışı, Çev: O. Adanır, Ankara:
D oğu Batı Yay.
• L ew is. Oscar. 2002. T e p o z tla n -M e k sik a ’da B ir K ov, Çev: Ç.G .Çalap, İstanbul:
Epsilon Yay.
• Lindholm, Charles. 2 004. İsla m i O rta d o ğ u - T arih sel A n tro p o lo ji, Çev:
B.Şafak, Ankara: İmge Yay.
• l.in g is, Alphonso. 1997. O rta k B ir Ş eyleri O lm ayan ların O r ta k lığ ı, Ç ev. T.
Birkan, İstanbul: Ayrıntı Yay
• Lingıs, A lphonso. 2002. S u stu ru lm u şla r , Çev: F.Dereli, Ankara: D ost Yay.
■ l.epez, Alfredo. 2003. D ona L ich a ’nın A dası, Çev: S.Ertüzün, İstanbul: Epsilon Yay
398
• L ughod, Lila A . 2004 P eçeli D uygular, Çev: S. Ertüzün. İstanbul: E psilon Yay.
• M aisels, Charles Keith. 1999. Uygarlığın D oğu şu . Çev: A. Şenel. Ankara: İmge Yay.
■ M alinow ski. Bronislaw. 1992. B ilim sel B ir K ü ltü r T eorisi, Ç ev. S.Ö zkal, İstan
bul Kabalcı Yay.
• M alinow ski, Bronislaw. 1992. K u zey B atı M elan e/.ya'd a V ah şilerin C in sel Ya
şa m ı, Çev. S.Ö zkal. İstanbul: Kabalcı Yay.
• M alinow ski. Bronislaw, 1999. İlkel T oplum , Çev: I(. Portakal, Ankara: Öleki Yay.
• M alin ow sk i, Bronislaw. 2000. B ü yii, B ilim ve D in, Çev; S.Ö zkal, İstanbul: Ka-
baleı Yay.
• M arcos, S ylvia. 2006. B edenler. D in ler v e T op lu m sal C in siy et, Çev: S. Özbıı-
dun. B. Şafak, İ. Ç ayla. Ankara: Ü topya Yay.
• Martin, Calvin L. 2002. İnsanın Yolu, Çev: A.Şirin ve O. Ycncr, Ankara: Phonix Yay.
• M cluhan, T.C. 2001 Y eryü zü n e D o k o n -K ızıld crili G özü yle K ızıld erili B en liği,
Çev: E .Soydan. Ankara: İmge Yay.
• M ithcn, Stcvcn. 1999. A k lın Tarih Öncesi, Çev: İ.Kutluk, Ankara: D ost Yay.
• Morris, Brian. 2(104. D in Ü zerin e A n tro p o lo jik İn celem eler, Çev: T.Atay, A n
kara: im ge Yay.
• Morgan, Lew is H. 1987 Eski Toplum (2 cilt), Çev: Ü Oskav. İstanbul: Payel Yay.
• N etle, D a n ie l. Suzanne Rom aine. 2001. K ayb olan Sesler, Çev: H.Ö.Turgan, İs
tanbul: Oğlak Yay.
399
■ Olcnder, Maurice. 1998. C en n etin D illeri, Çev: N . Y ılm az, Ankara:Dost Yay.
■ Örnek, Sedat Veyis. 1988. İlkellerde Din, Büyü, Sanat, Efsane, İstanbul: Gerçek Yay.
• Read, Evelyn, 1995, K adının E vrim i (2 cilt), Çev: Ş. Y eğin, İstanbul: Raycl Yay.
• R iches, David. 1989. A n tro p o lo jik A çıd an Ş id d et, Çev: D. H attatoğlu, İstanbul:
Ayrıntı Yay.
• Rivers, W.H.R. 2004. T ıp, B üyü ve Din, Çev. İ.E.Köksaldı, İstanbul: Epsilon Yay.
400
• Saran, Ncphan. 1993. A n tro p o lo ji, İstanbul: İnkılap Yay.
■ Sayar, Kemal. 2003. K ü ltü r ve R u h Sağlığı, Çcv: S.Yüecsoy, İstanbul: Metis Yay.
• Scott. Jam es C. 1995. T a h a k k ü m ve D ire n i; S a n a tla rı, Çcv: A. Türker. İstanbul:
Ayrıntı Yay.
• Surct-Canale, Jcan. 1970 A sya T ipi Ü retim T arzı, Ç ev: 1. K eskiııoğlu. İstanbul:
Ant Yay.
• T illion, G erm aine. 2006. H arem ve K uzenler, Çev: Ş. Tekeli. N. Sim ian. İstan
bul: M etis Yay.
• Tomlinson, John. 2004. Küreselleşme ve Kültür, Çcv: A.Eker, İstanbul: Ayrıntı Yay.
401
İstanbul: İletişim yay.
• Van B n ıın essen . Martin. 2 0 03. Ağa. Şeyh, D ev let. Çev: B.Yalkut, İstanbuLİlcti-
şim Yay.
• Y alçın-H eekm an, Lale. 2002. K iirtle rd e A şiret ve A k ra b a lık İlişkileri, Çev:
G.F.rkava, İstanbul: İletişim Yay.
• Yalkut. Sabıha Baıuı 2002. M elek T avas'tın H alkı: Vekilliler, İstanbul: M etis Yay.
• Zııbaida, Sami ve R.Tappcr. 2000. O rta d o ğ u M u tfa k K ü ltü rle ri, İstanbul: Tarih
Vakfı Yurt Yay.
402
A BSTRA CT
Introduction
1. Evolutionism
2. Historical Particularism and Boasian Tradition
3. Functionalism and Structural Functionalism : M alinowski, Ra-
dclifi'e-Brown and Olhcrs
4. M aterialist Theories o f Change: N eo-evolutionism , Cultural
E cology and Cultural M aterialism
5. Transactional ism, N eo-functionalism and Processional ism
6. Structuralism and Levi-Strauss
7. M arxist A nthropology
8. Cognitive Anthropology
9. Sym bolic and interpretative A nthropology
10. Fem inist Anthropology
11. Postm odern A nthropology
403